Benim gözüm iyice korktu. Umutlarım azaldı. Karamsarlığım giderek artıyor. Galiba biz uygar ve modern bir ülke olmayı başaramayacağız. Bu karamsarlık nereden mi çıktı? Ramazan Bayramından. Bayram'da yaşanan rezalete tanık olan çoğu kişinin de benim gibi düşündüğüne eminim. Çevremdeherkesisyanhalindeydi. "Böyle ülke mi olur! Böyle şehir mi olur!" diye feryat ediyordu. Nasıl etmesin ki. Bayram zehir olmuş, tam bir işkence haline almıştı. Sadece İstanbul'da değil, neredeyse tüm ana yollarda bir trafik işkencesi vardı. Bensizeİstanbul'dayaşananlarıözetleyeyim. Boğaz Köprülerini geçmek için otomobillerde, otobüslerde saatlerce beklediler. Çevre yollarda da trafik durdu. 2 saatte, ancak birkaç kilometre yol alınabildi. Avrupa yakasından Anadolu yakasına bayramlaşmak için geçmek isteyenlerden bazıları, tam 4 saat yollarda kaldılar. Büyüklersinirlendi,çocuklarperişanoldu. 3 günlük bayram süresince bu işkence hep tekrarlandı. Belediye, trafik, valilik eli kolu bağlı öyle seyretti. Tatilden dönenler Bolu Dağı, Çanakkale, Yalova'da mahsur kaldılar. Sayınokurum. İnanın ki bu yaşananlar otomobil çokluğundan falan olmadı. Yeterince gelişememekten, uygarlaşamamaktan oldu. Altı üstü Türkiye'de 5 milyon 200 bin otomobil var. Bunun yaklaşık 1.5 milyonu İstanbul'da. Sakınburakamlarıgözünüzdebüyütmeyin.Avrupaülkelerindekiotomobilsayısıbizim56katımız. Bizde 1 yılda satılan otomobil, Almanya'da 1 ayda satılıyor. AB ülkelerinde bin kişiye ortalama 469 otomobil düşüyor. Bizde ise sadece 70. Durum bu merkezdeyken, sık sık trafik kilitleniyor. Bayramlardaisefelçoluyor. Buna karşılık, 56 kat fazla otomobili olan Avrupa ülkelerinde trafik tıkır tıkır işliyor. Yol azlığı da bahane. Özellikle İstanbul'da yol az falan değil. Bir şehirde olması gerektiği kadar var. Öyleysesorunnedir? Biz bu işi bilmiyoruz. Ne trafiği yönetmeyi, ne de trafik kurallarına uymayı. Kentli bir insan gibi yaşamayı hala öğrenemedik. Büyük kentleri yönetmeyi de. Bu işi öğrenmemiz için daha 9 fırın ekmek yememiz gerekecek.
***
BİN KİŞİYE DÜŞEN OTOMOBİL SAYISI Lüksemburg 623 İtalya563 ABD 533 Almanya521 Avusturya 506 Malta483 Fransa 463 İsveç451 İngiltere 419 KıbrısRumK.353 Portekiz 350 Yunanistan304 Bulgaristan 245 Romanya139Türkiye70
***
YeniRakı'nınpromosyonlasatıldığıgünleridegördük
Dün Migros'a alışveriş yapmaya gittim. Bayramınsongünüolmasınarağmen,alışverişyapanlarınçokolmasıdikkatimiçekti. Dikkatimi çeken bir başka şey daha oldu. YeniRakıhediyeliolaraksatılıyordu. Bir Yeni Rakı alana 2 de rakı bardağı veriliyordu. BüyükRakıile2rakıbardağıaynıkutuyakonulmuş.Sunumgüzeldi. Oysa bu milli içkimiz yıllardır tek başınaydı. O yüzden TEKEL zamanında "Canın isterse al" politikası izleniyordu. AmaTEKEL'iniçkibölümüözelleşti,böyleoldu. Yeni Rakı özel sektör ürünü olurken, karşısına da rakip olarak Efe Rakı çıktı. GerçiEfeRakı,YeniRakı'yabeklenildiğikadarefelenemediama,hiçdeğilseürküttü. Yoksa durup dururken Yeni Rakı niçin promosyonlu satılsın ki. Rekabetinyararıbirkezdahagörüldü.Birdefiyatlarayansısa,akşamcılardahamemnunolacak.
***
TV'ler bayramı unuttu
Tek kanal dönemindeyken, yani hepimiz TRT'ye mahkumken, televizyonda bayram programı izlemek bir zevkti. Şarkılar,türkülergırlagiderdi. Komik skeçler yayınlanır, hatta tiyatro eserleri sergilenirdi. " Ahneredeoeskibayramlar " esprisi ile anılar tazelenirdi. Bir sürü özel kanalımız oldu ama bayram programlarımız azaldı. Hatta son yıllarda iyice kalktı. Bu bayram da televizyonlar tatile çıkmıştı. Hemen hemen hiç bayram programı yayınlamadılar. Bununnedeni,bayramsüresincereklamlarınazalmasıymış. Yani reklam yok, program da yok. Bana kalırsa, seyirciyi umursayan da yok.
***
DİPNOT 1990'da yüzde 51 olan şehirleşme oranı, 2004'te yüzde 61'e çıktı.