Değerli TAKVİM okurları. Hatırlayacağınız gibi, 5 Ekim tarihinde bir kalp krizi geçirdim. Hayatımın en acı tecrübesini, sizlerle paylaşmıştım. Kriz geçirirken yollarda hastaneye ulaşmak için çektiğim çileyi, Şişli Etfal'in acil servisindeki ölümüne ilgisizliği yazmıştım. Acılar içinde bitmek bilmeyen yollar ve nihayet Alman Hastanesi'nde hayata dönüşüm... Bu yazılar üzerine, okuyuculardan birçok mesaj aldım. Hastanelerdeki korkunç boşvermişliğe isyan edenler, hastane kapılarında horlananlar, ilgisizlikten mağdur olanlar, mesajlarıyla bana destek verdi. Sağolsunlar. Aslında, hayatımı sağlıklı olarak sürdürebilmek için bu kalp krizi meselesini beynimden söküp atmam gerekiyor. Fakat öyle bir mektup aldım ki, yazmadan edemedim. 5 Ekim tarihinde, ben kalp krizi geçirirken, aynı anda buradan uzaklarda, İzmir Buca'da genç bir anneyle kader çizgilerimiz ilginç bir şekilde kesişiyordu. Mektubu yazan bu bayanın ağabeyi Adil Acar, olayı anlatıyor. Türkiye'de yaşamak veya ölmek arasında o kadar ince bir çizgi var ki, başımıza geldiği zaman çok daha iyi anlıyoruz.
***
2 çocuk annesi Medine Hanım, 32 yaşında. 5 Ekim tarihinde, misafir geldiği babaevinden ayrılmak üzere babasının elini öperken, aniden rahatsızlanıyor. Acı içinde olduğu yere yığılıyor. Acilen yakındaki bir kliniğe götürüyorlar Medine Hanım'ı. Doktor, tam teşekküllü bir hastaneye kaldırılması gerektiğini söylüyor. Ambulans çağrılıyor ve Medine Hanım Tepecik SSK Hastanesi'ne kaldırılıyor. Hastanede lakayıtlık, ilgisizlik dizboyu. Kıvranan hastaya "lütfen" bakıyorlar. Teşhis, yüksek tansiyon. Buna göre müdahale yapılıyor. Rahatsızlığın başlamasının üzerinden 4 saat geçmiştir. 4 saat acil serviste kıvranan Medine Hanım, biriki saat odada dinlendirildikten sonra 03.30'da taburcu ediliyor. Yanlış okumadınız taburcu! Tam hastaneden çıkarken, hasta yeniden fenalaşıyor. Yakınları, "Buhaldekihastayınasıltaburcuedersiniz" diye isyan ediyor. Doktorlar, hastayı Buca SSK'ya sevk ediyor. Buradaki yetkililer şaşkın, bu hasta nasıl taburcu edilir? Derken müdahale yapılıyor ve yüksek tansiyon teşhisi konulan Medine Hanım'ın aslında KALPKRİZİ geçirdiği anlaşılıyor. Yoğun bakıma alınıyor ama maalesef 1 saat sonra, sabah 07.00'de vefat ediyor. Henüz 32 yaşındaki Medine Hanım, sağlık rezaletine 9 saat dayanabiliyor. Geride, 2 öksüz yavru ve bol bol beddua almış ilgisiz ilgililer bırakarak. (Kalanlara Allah sabır versin.) "Kardeşimi ilgisizlik öldürdü. Onlara katil gözüyle bakıyorum" diyen Adil Bey, mektubunun sonunda müthiş bir tespitte bulunuyor: "Eğersiz,ŞişliEtfal'dekalmışolsaydınız,ölecektiniz.Eğerkardeşime,AlmanHastanesi'ndesizebakıldığıgibiilgiliolsalardı,şimdiyaşıyorolacaktı." Türkiye'de yaşamak veya ölmek... İşte bu kadar basit!