Anarşiye yataklık etmenin kitabı yazıldı da, şimdi televizyonlarda dizisi çekiliyor. Sansasyonel düşlerde gezinenler, ekranlarda ipe sapa gelmez söylemlerin arkasında "futboltanrısı" pozları takınıyorlar. Beden dilini kullanıyorlar, insan dilini kullanamadıkları için. Gündem yaratmanın bütün kapılarını tekmeliyorlar. Onlar nefretle besleniyorlar, sinsi yorumlarla. Onlar düşmanlıkla besleniyorlar, yalan haberle... Şehirlerarası terörün davetiyeleri basıldı, cumartesi gecesi için... Ne kadar kan, o kadar keyif!
***
"Mumalevindesigarayakılırsa,birdenizciölürmüş." Efsanelerde öyle yazar. Bir futbolcu, rakibini parmakladığında sportmenlik ölür, futbol ahlakı ölür. Ama bizim gibi üçüncü dünya ülkelerinde böyle edepsizler krallar gibi yaşar. Ahlaksızlığın getirisi büyük olduğundan beri, yöneticilik küçülmüştür. O yüzden çocuklarımızı "Antihijyenikyöneticilerden" korumanın yollarını bulmalıyız.
***
Rakip futbolcuyu "parmaklayan" futbolcusuna sahip çıkanların, edep ve ahlaktan bahsetmesi, "şeytanlarınabdestalmasına" benziyor. Pisliğini temizlemeyi reddedenlerin, rakibinin mikroplarından medet umması, nasıl da çaresiz bir yöneticilik biçimidir. Virüs bir kere bedene girmeye görsün.
***
Fenerbahçe'nin hayali başkan adayı SadettinSaran, Trabzon'a da uçak kiralayacakmış. "SadetttinSaran'ınkiraladığıuçaklarla,şeytanuçurtmasıarasındanefarkvar?" Şeytan uçurtması, çocukların masum oyuncağıdır. SadettinSaran'ın uçağı, "kiralıktır!" Kiralık hayallerle, masum gerçekler arasında Fenerbahçeli çocukların en saf düşleri vardır. Fenerbahçe' nin Avrupa düşlerinin halt ettiği yerde bile, ağlayan çocuk tablolarının ne kadar değer kazandığını gördüm. Kazanırken varlığını hissettiremeyen büyük takımlara inat, kaybederken ülkeyi ayağa kaldırmanın büyüklüğünü de, sadece sarı ve lacivert renklerde gördüm. Bu bir ruh meselesidir. Kiralık uçaklarda beden taşınıyor, ruh değil!
***
Bugün Ukrayna ile çok önemli bir maçımız var. ErsunYanal'a nasıl oynamamız gerektiğini öğreten yazarları okudum. ErsunYanal, naylon imparator jeneriklerinde adının yazılmasını istiyorsa, onları okumak zorunda. Yoksa, onlar ErsunYanal'ın canına okuyacak. Ama bir gerçek var ki! ErsunYanal gibi "gölgeantrenörler" böyle bir düzene layıktır! İğneyle iplik gibi...