Bayram ya da hafta sonu tatilleri, haber akışının biraz azaldığı zaman dilimleridir. Özellikle ekonomide ve politikada bir durgunluk yaşanır... İşte biz gazetecilerin 'haber' diye kıvrandığımız bu zamanlarda, ATO (Ankara Ticaret Odası) imdadımıza yetişiyor. Raporlarının çoğunu, böyle haber yönünden kısır olan günlere denk getiriyor... Sevgili Başkan SinanAygün, bayramda açıkladığı iki ayrı raporla yine gündeme oturdu... Birincisi; Türkiye'deki kayıt dışı hastalığı. Rapora göre, her çalışanın sırtında bir de kaçak işçi var. Zaman zaman bu konuyla ilgili yazıyoruz. Türkiye'de, kayıt dışı ekonomiyle mücadele çok önemli. Bunun topyekün yapılması gerekiyor. Kriz zamanlarında daha da öne çıkan kaçak işçi meselesini ve buradan doğan açığı, geçmişteki iktidarlar, SSK primlerini ya da vergileri artırarak çözeceklerini sandılar. Ama daha da azdırdılar... Bugün 318milyonlira asgari ücretli bir işçinin işverene maliyeti, 540milyonlira. Birçok işveren, çalışanlarıyla anlaşıyor veya mecbur bırakarak sigorta yapmıyor... İşini kaybetmek istemeyenler ne yapsın, razı oluyor. Ekonomik krizde bunu daha yoğun yaşadık... Yabancı kaçaklar da düşünülürse, Türkiye'de 11milyonkişi kayıt dışı çalışıyor. Devletin kaybı 14katrilyonlira... "Primleri artırıp, birkaç trilyon kazanayım" derken, kaybettiğiniz rakama bir bakın...
İkincirapor da biraz bununla bağlantılı. Hesapsız işlerle iki yakası bir araya gelmeyen devlet, borçtan bir türlü kurtulamıyor... Yılların getirdiği birikim yüzünden, son birkaç yıldır uygulanan doğru ekonomik politikalara rağmen, ülkenin borç batağından kurtulması mümkün olmuyor. Yıllardır, geliri düşük olmasına rağmen lüks yaşayan müsrif bir aile gibi hareket ettik. Borç alıp, kazandığımızı faize ödedik. İşte, ATO'nun raporundaki korkunç rakam: 20yılda,1trilyon236milyardolar borç ödemişiz. Bunu Türk Lirası'na nasıl çeviririz, bilmiyorum... Türkiye yatırım yapamazsa, özelleştirmesini sağlıklı tamamlayamazsa, bu borç kıskacından kurtulamayacak. Üretmeyen bir ülke, nasıl iki yakasını bir araya getire cek?
***
RamazanBayramıvemüzeler Ramazan Bayramı tüm güzellikleriyle yaşandı. Türk milleti büyük bir imparatorluk kültüründen geldiği için, ibadetlerimiz, adetlerimiz hep birer törene, seremoniye dönüşüyor... Başka İslam toplumlarında görmenizin mümkün olamayacağı güzellikler, Türkiye'de yaşanıyor... Çocukların sünnet törenlerini düşünün... Ramazan gecelerindeki iftarları, sahur yemeklerini... Ramazan'daki eğlence kültürünü, kandil gecelerini... Mezarlık ziyaretlerimizi, bayramlaşmalarımızı... Gençlerin askere gidişlerini... Ve tabii bayramlarda yaşadıklarımızı... Yardımlaşmalar, bayramlaşmalar, büyüklerin ellerinin öpülmesi... Bayram namazlarının güzelliği... Bütün bunlar, Türk'e ait adet ve geleneklerin İslam diniyle nasıl güzel örtüştüğünü gösteriyor...
Bayramda İstanbullular müzelere koştular. Ama kapı duvar... Geç açılması bir yana, personel eksikliği yüzünden bir müzeye girmek 23 saati buldu. Zaten girenler de "Kapanıyor" diye erkenden çıkartıldı. Bu işler önceden tahmin edilemez mi? Gişeler tam kapasite çalıştırılamaz mı? Bize gelen şikayetleri aktarmış olduk. Umarız bir dahaki bayrama tedbir alınır...