Bir gülümseme Küçük kız, parkta neşeyle oynarken, banklardan birinde üzüntüyle oturan bir adam dikkatini çekti. Adam, iki elini başına koymuş hüzünlü oturuyordu. Küçük kız, adama nasıl yardımcı olabileceğini düşündü. Ve aklına tek bir yol geldi. Seke seke adamın önüne geldi ve ona ışıtlılı bir gülümsemeyle baktı. Yabancı adam bu meleksi yüzdeki gülümsemeyi görünce, dertlerinin hafiflediğini hissetti. Hayat o kadar kötü değildi, çok güzel şeyler de vardı... Sonra birden çok sevdiği bir dostunu hatırladı. Çok yardımını gördüğü bu dostuna, uzun zaman geçtiği halde teşekkür etmediğini düşündü. Hemen kağıt kaleme sarılıp, eski dostuna teşekkür ve sevgi dolu bir mektup yazıp yolladı. Mektubu alan arkadaşı, bu teşekküre çok sevindi. Demek insanlar minnet duygularını hala unutmamışlardı. Bu duygularla, her öğlen yemek yediği lokantanın garsonuna yüklü bir bahşiş bıraktı. Garson, hayatında ilk kez bu kadar bahşiş alıyordu ve o sıralar paraya da çok ihtiyacı vardı. Çok sevinmişti. Sevinci akşama dek sürdü. İş çıkışı köşe başında oturan dilenciyi gördü. Her gün burada otururdu bu fakir adam. Merhamet dolu bir tavırla dilencinin kabına para koydu. Dilenci açtı ve karnını doyuracak kadar para yoktu kabında. Ama garsonun verdiği para, karnını doyurmaya yeter de artardı bile! Dünden beri boğazından aşağı bir lokma inmeyen yoksul dilenci, çok sevindi. Karnını doyurdu ve mutluluk içinde evinin yolunu tuttu. Çok eski bir apartmanın bodrum katındaki tek odalı bir evde yaşıyordu. Ne kadar kötü olursa olsun, kendisini kışın soğuğundan ve yazın sıcağından koruyordu evi. Sokakta yatıp kalkanları düşündüğünde, haline bir kez daha şükretti. Sonra, bir saçak altında titreşen bir köpek yavrusu ilişti gözüne. Hiç düşünmeden sıcak paltosunun altına aldı onu, sonra da evine götürdü. Küçük köpek, gecenin soğuğundan kurtulduğu ve karnı doyduğu için çok sevinmişti. Sıcak odada koşuşturmaya ve oyunlar oyanmaya başladı. Gece yarısından sonra, apartmandaki herkes çoktan uykuya dalmıştı. Ve kimse elektrik kontağından başlayan yangını fark etmedi. Yangın yavaş yavaş yayılıyordu. Fakat köpek dumanın kokusunu alır almaz sesi yettiğince havlamaya başladı. Önce fakir dilenci uyandı, sonra bütün apartman sakinlerini uyandırdı. Anneler, babalar bebeklerini bağırlarına basıp sokağa fırladılar. İtfaiyeye vaktinde haber verildiğinden, yangın büyümeden söndürüldü. Onlarca can kurtulmuştu. Neyin sayesinde mi? Şefkat ve sevgi dolu bir çocuk yüreğinden gelen masum bir gülümsemenin sayesinde elbette... (Kaynak: Bilgelik Öyküleri)
Tıpkı evlilik gibi Bir adam, bütün sonbaharını bahçesinde çalışarak geçirmiş ve birbirinden güzel çiçekler ekmişti. Kış geçip de bahar geldiğinde, kendi çiçeklerinin arasından birkaç gelinciğin çıktığını gördü. Oysa gelincikleri kendisi dikmemişti. Özenle diktiği çiçeklerin görüntüsünü bozduğu için sadece gelincikleri öldürebilecek bir ilaç bulmak istedi. Ama kime sorduysa, aldığı cevap hiç değişmedi. "Kullanacağın zehir, sadece gelincikleri değil, bütün çiçekleri öldürür." Adam, ümitsizlik içinde çok meşhur bir bahçıvanın yanına gitti. Sorununa olsa olsa o çözüm bulabilirdi. Bahçıvanlığı kadar bilgeliliğiyle de insanların güvenini kazanan bahçıvan, adamı dinledikten sonra şöyle dedi: "Dostum, senin bahçen tıpkı bir evliliğe benziyor. Evlilikte de güzel şeylerin yanı sıra, ufak tefek istenmedik şeyler de çıkar." "Peki ne yapabilirim?" "Hiçbir şey! Ama bahçene her baktığında üzülmek yerine şu hayat dersini hatırlayabilirsin: Tıpkı evliliğindeki küçük sorunlar gibi, bu çiçekleri de sen ekmedin, onlar senin isteğin dışında çıktılar. Ama unutma ki, onlar da senin bahçenin bir parçası ve o bahçenin güzelliğini tamamlıyor." (Kaynak: Bilgelik Öyküleri)