'Bana ihtiyacı vardı' Hemşire, yorgun ve endişeli genç adamı, yaşlı adamın yatağının yanına götürdü. "İşte oğlunuz geldi" diye fısıldadı hasta adamın kulağına. Birkaç defa tekrarladı bu sözleri. Nihayet, yaşlı adamın gözleri yavaş yavaş açıldı. Geçirdiği ağır kalp krizinden sonra, şimdi son derece bitkin ve halsiz bir durumdaydı. Onu yatırdıkları oksijen çadırından, dışarıda yatağının ucunda duran genci hayal meyal görebiliyordu. Genç adam, çadırın içinden uzanan buruşuk eli ellerinin arasına aldı ve parmaklarıyla okşamaya başladı. Parmaklarından hem sevgi, hem de ümit mesajı akıyordu yaşlı adamın eline. Hemşire, gencin oturması için bir sandalye getirdi ve yatağın yanına koydu. Genç adam, bütün yorgunluğuna rağmen, gece boyunca yaşlı hastanın elini tuttu ve ona ümit dolu sözler fısıldadı. Oğlunun elini sıkı sıkıya tutarken, ölüm döşeğindeki adam hiçbir şey söylemedi. Şafak sökerken hasta öldü. Genç adam, saatlerdir tuttuğu, şimdi hayatın terk ettiği eli, yatağın kenarına koydu usulca. Sonra da durumu hemşireye bildirmeye gitti. Hemşire, ölümden sonra yapması gereken işlemleri yaparken, hala orada bekliyordu genç adam. Hemşire işini bitirdikten sonra, ona takdir dolu birkaç şey söyledi. Ama genç adam, hemşirenin sözünü kesti: "O adam kimdi?" Şaşıran hemşire, "Sizin babanız olduğunu düşünmüştüm" diye cevapladı. "Hayır, babam değildi. Onu daha önce hiç görmemiştim bile." "O halde, neden siziona götürdüğümde hiçbir şey demediniz?" Genç adam gülümseyerek şöyle dedi: "Oğluna ihtiyaç duyduğunu ve oğlunun burada olmadığını biliyordum. Ona oğlu olmadığımı söyleyecektim ama, o kadar hastaydı ki, yapamadım. Sadece şunu hissettim. O anda bana ihtiyacı vardı..." Kaynak: Bilgelik Öyküleri
Erken kalk! Bir zamanlar, bir bilge, hükümdarı selamlamak için her sabah tahtın önüne geldiğinde şöyle derdi: "Muradına erinceye kadar erken kalk!" Hükümdar ise bu sözlerden çok rahatsız oluyordu. Çünkü gece eğlence, sohbet vs. ile vakit geçirdiğinden geç yatıyor, sabahları da geç kalkıyordu. O yüzden, bilgenin sözleri ona hep hakaret gibi geliyor, ama saygısından dolayı, ona doğrudan bir şey diyemiyordu. Sonunda, sultan bir gün gizlice birkaç adamına emir verdi ve bilge sabah karanlığında sokağa çıktığında, onu soydular. Bilge, evine dönerek başka elbise giyindi. Daha sonra da, her günkü gibi sultanın huzuruna çıktı. Sultan sordu: "Bugün neden geç geldin?", "Gelirken yolda beni soydular ve elbiselerimi aldılar. Eve dönüp başka elbiseler giymek zorunda kaldım.", "Bak gördün mü, çok erken kalktığın için başına bu kötü iş gelmiş." Bilge gülümseyerek cevap verdi: "Hayır sultanım. O hırsızlar benden daha erken kalkmışlardı, o yüzde beni soymayı başardılar. " Sultanı, bilgenin bu haklı sözü karşısında utandı ve sustu... Kaynak: Bilgelik Öyküleri