"Sayılı günler çabuk geçer" hesabı, dünbir-bugüniki olan Ramazan'ın göz açıp kapatıncaya dek geride kalacağı aşikar. Oruç tutanların bir kısmı için belki ilk günlerin mahmurluğu ve fiziki şartlarından ötürü bir aylık oruç takvimi "bitmez" gibi görünmüş olabilir ama, alıştıkça ve tadına vardıkça Ramazan çok daha güzelleşiyor. Kimileri çok bozuluyor ve öküz altında buzağı aramaya kalkışıp her şeyden akıllarınca bir sonuç çıkartmaya çalışıyor ama, özellikle belediyeler, vakıf ve hayırseverler tarafından kurulan iftar ve sahur çadırları, Ramazan'ın farklı sosyal yönünü oluşturur oldu. Yardımlaşma ve dayanışma ruhumuz, bu yolla da öne çıkartıldı. Ramazan'ın kendisine özgü manevi atmosferini istismar ederek, ciddi bir şekilde fayda sağlamaya çalışanlar da var tabii ki.. Bunları kimi zaman siyasetçi, kimi zaman tarikatçi, kimi zaman da şöhret peşinde koşan zavallılar kılığında görebilirsiniz. Buna rağmen, çoğunluktaki hayır sahipleri, sevgili Peygamberimiz' in buyurduğu şekilde "birelininverdiğiniöbürelindengizleyebilecek" kadar asaletli ve dikkatli. Onların hiçbiri gösteri peşinde değil ve sessizsedasız yaralı yürekleri sarıpsarmalamakla meşgul. Yaptıklarını kimseye sergilemez, hele hele medya aracılığıyla reklam peşinde hiç koşmazlar. Sevgiyesahipolmalıyız Şükürler olsun ki, bütün dert ve acılarımıza rağmen büyük millet olmanın şuuruyla, birbirimizleolanağıztadımızıda bu şekilde ve böylesi güzel insanlar sayesinde muhafaza edebiliyoruz. Haslet ve değerlerimiz her geçen gün erise ve hiçbir şey eskisi gibi olmasa da, yoksulları gözetme de, birdilimdeolsaekmeğimizionlarlapaylaşmada dünyanın diğer milletlerine örnek olacak kadar yarışıyoruz. İşte, bizi yücelten, ayakta tutan ve yıktırmayan gerçeğimiz de bu... Yoksa, hayatın böylesine pahalılaştığı, zorlaştığı ve ayakta durma mücadelesinin kıyasıya sertleştiği bir süreçte, toplumsal çöküntümüz daha da vahim sonuçlar getirebilirdi. YüceAllah'aşükürlerolsunki,yücemilletimizbusayede,yaniyardımlaşmavedayanışmaruhuileacılarınıbertarafediyor,sıkıntılarınıaşıyorvegelenekseldeğerleriileçağdaşlaşmayolundailerliyor. Dili, dini ve rengi ne olursa olsun insanı hayata bağlayan gerçeklerden ikisi, sevgi ve paylaşmadır. Bunlar da birbirini tamamlar ve insanlığın ahengini oluşturur. Dolayısıyla Müslüman olsun veya olmasın, Müslüman ise oruç tutsun veya tutmasın, insan olarak hepimiz öncelikle sevgi ve paylaşma duygularına sahip olmalıyız. Bu duyguları ziyadesiyle taşıyabilenler, insan olma şuurunu bizatihi tatmakla kalmamış, çevrelerine de enerji vermiş kişilerdir. Yoksulundan zenginine, dağ başındakinden şehirdekine, amirinden memuruna, gencinden yaşlısına ve yönetenden yönetilenine kadar herkesin sofrasının farklı ama açlık duygusunun aynı olduğu Ramazan'ınız mübarek olsun. Ne mutlu komşusu aç iken tok yatmayanlara!