İmdi ben bugün affınıza sığınaraktan hafiften de olsa bir iç döküm yapmak gereğini duyuyorum.. Ta 5-6 yıl öncesinde, o kanser ameliyatına girerken ve çıkarken, türlü meşakatler çekerken, kendime bir söz vermiştim.. "Ula,buhepgidimli,azıcıkkalımlıbirdünya..Bundanböyleyaşarsaneğer..Sittiretbizimgökkubbemizdekibokluklarabulaşmayı..Takılmaeğreltiotlarına..Senpapatyalara,artıkneslinitükettiğimizsarmaşıkhanımellerine,onlarınmislerincekokularınademirat..Vızgelsintırısgitsinartakalanzamanlar.." diye ahdetmiştim.. Abi olmuyor be! Etraflar çok çürük-çarık.. Etraflar zakkum.. Etraflar lağım! "Boşver,dertetme,vızgelsintırısgitsin.." lafı kolay da eğer seyirdeysen ve aklın hala başındaysa, kolay olmuyor be hemşehrim.. Dış yanların dümdüz ve donuk, öyle anlamsızlığa kesse bile, içinde birtakım garip isyanlar.. Birtakım garipten öte, çok fevri isyanlar.. Tonla başkaldırılar.. Ana-oğul.. Anam kadın, beni daha 19 yaşlarımdayken evermeyi kafasına takmıştı.. Gider gelir, komşu, tanış kızlar bulurdu.. Ula ne gülerdim! Her yanımla gülerdim o Giritli, en büyük, can cananıma.. Bana, hep diri durayım diye metozori dalak dolmaları yapan, çıkıp eskinin Bakırköy'lerinden, Florya'larından her çeşidinden otlar toplayıp, onların zeytinyağlı limonlu salatalarını önüme koyan, geceleri üçdört posta üstümü örten, ama tenimde bir yaban kadın kokusunu hissettiğinde, dört bir yanlarımı parçalayan, şakaklarımdaki saçlarımı kopartırcasına çeken, cimciklemelerle oralarımıburalarımı buran anam.. Günlerden bir gün, bulduğu kızlardan birine takıldım.. Takıldım abi.. Ulan bu iş ne iş? Hakikaten işi ciddiye bindirdim.. Yani kızla bindirdik.. Gittim gidiyorum ha! Anam kadın farkına vardı.. Kız, kendi bulduğu kız.. Ama farkına vardı ki ben elden gitmekteyim.. Olacak iş değil.. Kıyametleri kopartmaya başladı.. - Aftiineputana..(O,orospununbiri..) - Yafuannemannem,bukızseninbildiğin,ailesinitanıdığın,bulupgetirdiğinkız..Şimdinerdenorospuoldu? Ve Giritli ağzıyla o devamda.. (Çokzamangeçtiaradan..Artıkodilideunuttumsayılırkonuşmaya,konuşmaya,dinlemeye,dinlemeye..) Dedi ki yine Giritli ağzıyla: - Bensöylüyorsamöyledir.."Orospu.."diyorsamöyledir.. Ve o iş, mayna.. Epey zaman sonraları, ben kızımın anasıyla evlendiğimde o yoktu.. Ölmüştü.. Çok yol yordam gördüm.. Bildiğim odur ki, analar oğullarını, tekmil yedi sülalelerinden, en büyük rakibelerinden, dünyadan kıskanırlar.. Eşleri, kızları daha sonraki kalemler.. Analar oğullarını, bazı bazı hastalık derecesinde, korkunç vahşet hallerde kıskanırlar.. Vah ki onların ellerine düşen gelin kızlara.. Vah, vahh! Hayatlarını zindan ederler..
Altınevlilikleri.. Ben buraya kadar bunları yazdım ki şundandır.. Hani televizyonlardan birinde bir program var.. 8-10 kaynana, ya da kayınvalide namzedi.. (Ulabukayınvalide,kayınpederlafınaoldumolasıhastayım..Kayınbildiğimizbirağaç..Meşegibi,çınargibi,kavakgibi..Yafubencahilinbildiğinceokayındeğil,kaimvalidedir,kaimpederdir..Yanianayerinegeçen,babayerinekonulan..) Şimdi yarışmanın, ya da para tezgahının, reyting mi ne, o hem dürüm dürüm dürülesi, hemi de dürüm dürüm düzelesi seyin keriz tavlama oltalarından.. Ekran başına yangınları toplama ayakları.. Yafu bu ne biçim bir iş? Belki günümüz Nuh Tufanı'nda normal bir iş ama ben ve ben gibileri için terso bir iş.. O, çoğu cazgırın feriştahı oğlan anaları ve onlar izin verirse evlnecek 810 tosun, bir de bir o kadar seçmeyece çıkmış kızlar.. Ulan bu kızların babaları yok mu? Ulan bu aşk, bu sevmek, sevilmek; bu sevda denilen şey, bu kadar mı ayağa düştü? Ulan oğlan anaları, her hafta verilen üçbeş altının peşinde.. Kızlar, oğlanlar aynen.. Ve ne biçim bir kavgalar.. Benim ne analar, ne oğulları umurumda.. Ve yine fikrimce, analar dükkan açmış, oğullar tezgahtar.. İçlerinde gelin adayları ile basbayağı güreş tutan kaimvalideler.. Kızlara, gelin adaylarına, "İtinönüneatsanyemez.." laflar eden bazı müstakbel kaimvalideler.. Ağlamalar, zırlamalar.. Ve artık bu tür arabuluculuklarda nam üstüne nam yapmaya başlamış, bir gedikli sunucu.. Hep tekdüze, işleri kızıştırma üzerine şartlandırılmış bir kadın.. Ve, ve, ve o oğlan çocuklar.. Sözüm onlara.. Ulan, o el yordamıyla, kokusunu koklamadığın; etiyle özdeşleşmediğin, birlikte soluklanmadığın; tuttuğun yerinin neresi olduğunu bilmediğin; beraber gülmelere, hüzünlere dalmadığın; birlikte, bazen zakkumlar, bazen yediveren güller açmadığın, üç otuz paraya ve dahi "anazoruna" yazıldığın bu işler, ne mene bir işler olmalı? "Ondanelektrikaldım.." Hastir! Bu kötü-boktan mavralarda hep aynı kelam.. "Benondanelektrikaldım..Kalbimpıtpıtattı.." Yine hasittir! Kalp dediğin, bir hamal pompacı.. Sevgi dediğin de, sevda dediğin de, hani şimdilerde pek yok aşk dediğin de, onun kurgulamacası beyin.. Kalp fantezi.. Beyin "Çarp.." derse, çarpar o.. "Tekle.." derse, tekler o.. Bu tip üçbeş kuruşluk avantaların peşine takılanların hiç mi hiç sıkılmaları yok.. Benim çocukluğumda sokaklarda kurulan kitap sergilerinde en çok satanlar, aşka, sevgiye dair olanlardı.. "YusufileZüleyha","ArzuileKanber","FerhatileŞirin" ve bittabi, en tabii "LeylaileMecnun..""HazretiAli'ninKılıcı","HayberKalesi""Nuh'unTufanı".. Onlar ayrı.. Sonra bir de Refik Halit Karay'ın Nilgün'ü.. Roman çok sattı, filmi yapıldı.. (Öylebirisimyoktu..SonraNilgün'lerledoldutaştıbuülke..Vehala..) Kızımın ismi Berfu.. Bir Yezidi ismi.. Kürtçe'de de Berfin var ama Berfu hiç yoktu.. Ben o ismi; Siirt'in altlarında, Beşiri havalisinde bir Yezidi köyünde tanıdığım bir kadında bulmuştum.. Sevmiştim.. Diyeceğim şu ki, aşk dediğin pek laf değildir.. Hele sevgi hiç laf değildir.. Ve de evlilik, yarışma olamaz katiyen.. "Anamistemedionu,senkap..Cafertutulmuş,onunolsun.." muhabbetleri.. Sahi bu ağlaşan kızların babaları yok mu? Bu oğlanların nohut kadar beyinleri? Ve o kızların, görkemli olmak gerek kadınlıkları? O laf da unutuldu mu artık.. "Kızdırnazdır../Binaltınazdır../Oğlandıroktur../Birokkaboktur.." Analarının böylesine "kuçukuçuluğu" altındaki havlamacılar, gelecekte sadece bir işaret üzerine ısırırlar eşlerini.. Bu kızların babaları yok mu len? Perşembe günü birbirlerini yiyorlardı yine, feryatlar içinde.. Ve her şeyler üçbeş altın için