Rusya'da iş yapanlar iyi bilir. Yakın zamana kadar, bu ülkede mafya devletten bile güçlüydü. Diyelim ki, Moskova'da bir ihale aldınız. Tüm işlemler de bitti. İş temel atmaya geldi. Getir dozerleri, at temeli... Yok öyle yağma! Önce bir izin daha alacaksınız. Bunun için de şehrin mafyalarından birine başvurmanız gerekiyor. Eğer bunu yapmazsanız, her gün yeni bir mafya örgütü gelip sizden haraç istiyor. Siz birine gönüllü olarak üye olursanız, sadece ona haraç veriyorsunuz. Bu mafya örgütü sizi diğerlerinden koruyor. Putin, başa geldikten sonra mafyaya savaş ilan etti. Şimdilerde, yasadışı örgütlerin beli büyük ölçüde kırılmış durumda. Alaattin Çakıcı'nın yurt dışına kaçması, Sedat Peker'in serbest bırakılması üzerine, Türkiye'de mafyanın gücü yeniden tartışılmaya başlandı. Çoğu kişi, bu kişilerin devlet içinde güçlü bağlarının olması karşısında şaşırdı. Bunlar arasında Adalet Bakanı Cemil Çiçek de var. Çiçek, gazetelere verdiği demeçlerde diyor ki: - Bu kişilerle mücadele etmek için topyekün savaş gerek. Devamında da devlet otoritesinde ciddi zaaflar olmasından yakınıyor. Mafyanın devlet içinde dal-budak saldığını itiraf ediyor. Yıllarca önceydi. Mesut Yılmaz Başbakan, Eyüp Aşık da bakandı. O tarihlerde Eyüp Aşık'ın yurt dışında olan Alaattin Çakıcı ile sık sık telefon konuşması yaptığı saptanmıştı. Telefon bantları da yayınlandı. Bu bantlarda Eyüp Aşık'ın Çakıcı'ya, "İzini buldular, seni yakalayacaklar. Yerini değiştir" dediği açıkça belli oluyordu. Sonra ne oldu? Hiçbir şey. Eyüp Aşık yargılandı ve beraat etti. İtalya'daki temiz eller operasyonu hala belleklerde. Bu ülkede mafyanın üzerine gidildikçe, altından çok sayıda, hakim, savcı, emniyet müdürü ve siyasetçi çıkmıştı. Bir ara, olayı soruşturacak savcı bile bulmakta güçlük çekildi. Sonunda, Di Pietro adlı kahraman bir savcı olaya el koydu ve mafyanın çökertilmesinde önemli rol oynadı. Bakan Çiçek, "Topyekün savaş" derken aslında "Temiz Eller" harekatının gerekli olduğu mesajını vermektedir. Şimdi sıra, cesur savcıları ve emniyet mensuplarını bulmakta. Hükümet kaya gibi onların ardında durursa, bu sorun çabuk çözülür.
***
Milli maçta nasıl oynadığımızı bir türlü anlayamadık Milli maç sonrası televizyondaki spor programlarını izledim. Bekliyorum ki, maçla ilgili kritikler gündeme gelsin. Ne gezer. Yorumcular bir türlü konuya giremiyor. Çünkü Hakan Şükür her defasında önlerini kesiyor. Örneğin bir yorumcu, "Kazakistan önünde orta sahamız etkisizdi" diye söze başlıyor, diğeri hemen lafa giriyor - Hakan Şükür niçin oynatılmadı? Alın size bir gerginlik, "Oynatılmalıydı, oynatılmamalıydı" derken, konu dağılıyor. Milli maçın değerlendirileceği program Hakan Şükür programı olup çıkıyor. Zaten, yorumcuların niyeti de bu. Maksat kavga gürültü çıksın da reyting artsın. Aynı tipler iş futbol terörüne geldi mi, mangalda kül bırakmıyorlar. Şu televizyonlarda, doğru düzgün bir maç eleştirisi göremeyeceğiz galiba.