Halı sahada müdürüne faul yapan öğretmen açığa alındı. Bunu düşünmek bile, nasıl bir sistemin muritlerine sahip olduğumuzu gösterir. Onlar halı sahada bile "ruh sağlığıyla oynar", futbol topuyla değil. Bütün golleri onlar atmalıdır, bütün kusurlu hareketleri onlar yapsa da alkışlanmalıdır. Onlar kırmızı ışıkta durmaz. Onların bir boy aynası vardır, bir de apoletleri. Apoletleri, bodyguardlık yapar kendilerine. "Sen benim kim olduğumu biliyor musun?" diye... İnsan olan, onların kim olduğunu bilir. Onlar hayatımızdaki gulyabanilerdir. Sadece halı sahada değil, her yerde onlardan var! Mercedes otomobille yerli otomobilin park yasağını delmesindeki ayrımcılığa bakın, o gücü görürsünüz. Mercedes'teki beyefendinin kim olduğunu bu saate kadar öğrenemeyen, sürgüne hazırdır. Görevini yapan trafik memurlarının sürüldüğü başka bir ülke gösterin bana? Parası olanın her haltı işlediği, başka bir toprak parçası işaret edin bana? Türkiye'de kanunlar bireylere eşit uygulanmaz. Bu güç gösterisi öylesine özendiricidir ki, hastane kapılarındaki kapıcılar bile, gariban hastalara gösterir gününü. Elindeki kudret, bir hastaya yeter de artar bile. Ve bunun gibi niceleri... Bir müdürün yanında çalışanı taciz etmeyi bile hak saydığı iş dünyasında, berbat bir ödeşme biçimi mevcuttur. Kaybeden hep namuslu olandır. O yüzden, elindeki gücü kullanmanın berbat oyuncuları, insanlık tarihinin en aşağılık sloganını Türkiye'de üretmiştir. "Sen benim kim olduğumu biliyor musun?" Bilmez miyiz! Onlar bazen Mercedes'e biner, trafikte görevini yapanları sürer. Bazen de, trenlere bakıp bakıp "Ben kimim?" diye kendilerine sorar. Hiç sormasınlar! Onların "ne mal" olduğunu, hepimiz biliyoruz.
***
Gönlümde izi var Günahlarının Bu seven yüreğim Bir efkar şehri Onsuz buraların Tadı tuzu yok Bütün suçu bana Yükleyip gitti
Gönlünü avutmaya Başka eller tutmaya Derdime dert katmaya Beni ağlatmaya gitti
Yarasını sarmaya Ellere yar olmaya Gecelerin koynuna Beni unutmaya gitti Hakkı YALÇIN
Bizim kitabımızda erkek doğan, erkek ölür. Erkeklikten dönenler, delikanlılığı ne bilir!
***
Bireysel hesaplar Deniz Baykal, kitleleri arkasına toplayan Mustafa Sarıgül'e yükleniyor. Deniz Baykal, iktidarın yanlışlarına gösteremediği tepkiyi, kendisini yerinden edebilecek biri için gösterebiliyor. Liderliğin tadına doyulmaz. Deniz Baykal gibilerinin, gitmesi gerektiği yerde inatla durmasının açıklaması da budur. Deniz Baykal'ın harcanan ve irtica yuvası haline getirilen bir ülke için göstermediği mücadele biçimini, Mustafa Sarıgül için hayata geçirmesi, CHP'nin "bireysel hesaplar partisi" olduğunu gösteriyor. O yüzden, bizlerin gözünde hükmü her gün biraz daha azalıyor. Oyları gibi...
***
Dünyada aşılması mümkün olmayan hiçbir duvar yoktur.