Yargı kararları, kağıt üzerinde kalmamalıdır. Mahkeme kararlarının uygulanmaması, yargı otoritesini sarsar, hukuka duyulan güven azalır. Bu ortamda vatandaş, meşru hak arama yollarından umudunu kesmeye başlar. Umut onu başka kapılara yönlendirir. Kanunlarımızda, verilen kararlar kağıt üzerinde kalmasın diye bazı yargılama önlemleri getirilmiştir. Bu nedenle ceza soruşturması başlayıp, dava kesin hükümle sonuçlanıncaya kadar, tutuklama, el koyma gibi önlemlere başvurulur. Yargılama önlemleri, bir ceza değildir. Çünkü ceza, yargı kararı kesinleşince uygulanan bir yaptırımdır. Halbuki yargılama önlemleri uygulandığında, kişi henüz yargılanmaktadır ve suçlu olup olmadığı belli değildir. Anayasa'ya göre, kişi bu süreçte "masum" sayılır ve sanık olarak adlandırılır. Sanık yargılanırken, yani henüz "masum" sayılırken, ona yargılama önlemi uygularız. Amaç, yargılama sonunda mahkumiyet kararı verilirse, bu karar uygulanabilsin. Örneğin bir malın suç işlenerek elde edildiği iddia edildiğinde, bu mala yargılama süresince el koymak gerekebilir. Çünkü sonuçta malın suçtan elde edildiği kanıtlanırsa, bu mal müsadere edilecektir. Eğer el koyulmazsa, yargılama sonunda verilecek müsadere kararı kağıt üzerinde kalır. Malın suçtan elde edilmediği ortaya çıkarsa, mal sahibine iade edilir. Bu nedenle, el koyma önlemi malın değerini, ciddi biçimde azaltacak biçimde uygulanmaktadır. Aksi halde, beraat etseniz bile malınız elden gitmiş olur. Tutuklama ceza değil önlem Tutuklama da, el koyma gibi bir önlemdir. Bir ceza değildir. Tutuklanan kişinin de mahkum olup olmayacağı belli değildir. Çünkü kişi suç işlediği konusunda kuvvetli "şüphe" üzerine tutuklanabilmektedir. Sanığın kaçma, delilleri yok etmesi ya da değiştirmesi şüphesinde de tutuklamaya başvurulur. İkametgahı bulunmayan sanıklar da tutuklanabilir. Tutuklu, tutukevine konur. Sadece bir şüphe nedeniyle kişinin özgürlüğü ağır biçimde kısıtlanmaktadır. Bu bazen yıllarca devam edebilir. Eğer sonuçta suçsuz bulunursa, tutuklama bir ceza gibi uygulanmış olur. Tutuklu geçen günleri geri verilemez. Haksız tutuklamada, devlet kişiye tazminat ödemekle yükümlüdür. Bu nedenlerle tutuklamada çok titiz davranılmalıdır.
Bazen neden uygulanmıyor? Yasaya göre, tutuklama zorunlu değildir. Başka önlemler de alınabilir. Örneğin kişiden yargılama süresince çağrıldığında gelmesi koşuluyla kefalet parası istenebilir. Ya da yurt dışına çıkma yasağı koymakla da yetinilebilir. Sanık iş, ikametgah sahibiyse, deliller toplanmışsa tutuklama gerekmez. Türkiye'de halen tutuklamaya çok sık başvurulmaktadır. Kamuoyunda, kişi tutuklanırsa "mahkum oldu", tutuklanmayınca da "suçsuz bulundu" gibi yanlış bir izlenim vardır. Bu nedenle tutuklama adeta bir ceza olarak algılanmakta ve uygulanmaktadır. Bu anlayış içinde bazı olaylarda tutuklama kararı verilmeyince, bu sefer de haklı olarak "Neden?" diye sorulmaktadır. Bu sorunun cevabı yargı sistemindeki sorunlarda aranmalı.