Dün İstanbul'u seller götürdü, aslında yaşlı insanları silip süpürdü. Sahil yolunda seller vardı da, bu şehrin sahiplerinin yerinde yeller esiyordu. Düşünün, deniz 5 metre ötede ama yolları su basmış. Senede üç beş kere yolları asfaltlayıp, müteahhitlere bu şehri peşkeş çekenler, bir yağmurla kendilerini ele veriyorlar. Onlar Allah'ından bulsun. Başka diyeceğim yok. Çünkü, kanunlar da onları koruyor, politik ağalar da...
Beni bağışlayın kuzucuklarım, hala cinlerim tepemde. Televizyonların onca hödük adamla ve soytarı kadınla uğraşmasına daha bir hırslandım. İnsanları aydınlatması gerekenlerin, böyle boş meselelerle haşır neşir olması kanıma dokunuyor. Onlar da trafikten ve yağmurdan nasibini almıştır. Almamışlarsa, benden nasiplerini aldılar.
Gülşen kızım yeni bir albüm çıkarmış. "Off off" Arkadaşlarımdan birine söyledim de, korsanı satılıyor demez mi. "Ayıptır" dedim, "Bu korsanın kökü kurumadı mı daha?" Evimin yanındaki müzik marketten kendime bir tane aldım. "Kömür gibi yanıyorum" diyor. Son zamanlarda en çok zevk aldığım bir şarkıyı dinledim. Eğer o şarkıyı dinleyecek yüreğiniz varsa, eliniz korsana uzanmasın. Sakın ha kuzucuklarım. Korsan dediğin, çocuk katili. Korsan dediğin, namussuz, korsan dediğin, bebeğin sütüne bile göz diken kansız! Sizlerin böyleleriyle, ne alışverişiniz olabilir ki!
Sonbahar kendini iyice hissettiriyor. Bu yağmurlarda okula giden çocuklarla, yaşlı insanları merak ediyorum hep. Hepiniz kendinize iyi bakın çocuklarım. Ana duygumla, hepinizi kucaklıyorum.