Genç ve güzel bir kızdı İstanbul. Kültürlüydü, bakımlıydı, eski sevdaların ta kendisiydi. İlham verirdi şairlere, ressamlar çizemezdi büyüsünü. Sonra adamlar geldi, karanlık adamlar! Sakallı, sakalsız, bıyıklı, bıyıksız adamlar. Duvarlara işeyen, yollara tüküren adamlar. Aç bakışları vardı. "Bizi sevmene izin vermeyeceğiz" dediler İstanbul'a... Önce gözleriyle soydular, sonra elleriyle. Önce gözlerine kestirdiler, sonra saçlarını kestiler, ağaçlarını, yollarını. Biri ayaklarından tuttu, ötekiler boğazını sıktı. Bir sansarın bilinçaltına giren duygular, İstanbul'un üzerine çıktı. Çullandılar. Gözleri kanlandı İstanbul'un, zorbalık canlanırken. Biri ırzına geçti, diğerleri sırasını bekledi. Sonra adamlar geldi, sonra diğerleri. Ne kanun tanıdılar, ne hak, ne hürriyet. İstanbul'un önce ırzına geçtiler, sonra başkalarına sattılar. Cinnet çeteleri kurdular, bu cennet gibi güzelliğin orta yerine. Yeni zaman hayvanları, otomobilleriyle üzerinden geçti İstanbul'un... Önce biri, sonra hepsi... İstanbul, plakasını aldı otomobillerin, kontrol altına alamadı bu hayvani arzuları. Adamlar kalbine kalbine vurdu İstanbul'un... Mezarı her yerde şimdi... Dün, gözleri yaşlıydı gökyüzünün... İstanbul'a ağladı... Dün İstanbul'un ruhuydu ayaklanan. Yolları kapadı, trafiği arapsaçı etti. Dünyayı dar etti, kendisine tecavüz edenlere seyirci kalanlara... Yıllardır kış uykusuna yatanları, kendi pususunda darmadağın etti. Bu şehrin bir ruhu vardır, öylesine kudretlidir ki... Gökyüzüne bir göz kırpması bile yeter.. Birilerinin ne mal olduğunu göstermeye... Yoksa, dünyanın bütün çağdaş şehirlerinde "yağmur berekettir!"
***
Bana geldiğin O yaz geceleri Gözlerim gözlerini Esir alırdı Bir şarkı söylerdik Eski yıllardan Buruk gönlümüze Neşe dolardı
Sarılıp kalırdım Gitme kal derdin Çoban Yıldızı'na Kaş göz ederdin Sisli akşamlarda Kaçar giderdin Bana senden anı Kokun kalırdı Hakkı YALÇIN
***
Mutluluk Takvimi Kibarlıkla alay etme, sen de kibar ol... Karar vermeden önce düşün... Hayatına anlam ara... Yürekten tokalaş...
***
Trafik yarasaları, dün o yağmurda kaç paralık olduklarını da gösterdiler. Onlara insan demek bize yakışmaz!
***
Hatlar dolu Avrupa'ya erken bir sefer başlatabilirdik. Oysa yıllarca demokrasi dersinden bütünlemeye kaldık. Kendimizle kalmayı sevdik, kendimizle kavga etmeyi. Karşımızdakini gözümüzü kırpmadan harcamayı bir güzel becerdik de, karşı fikre saygılı olmayı öğrenemedik. Özgeçmişimiz yeterli mi, yoksa ürkütücü mü? İnsan haklarını ihlal etmekten bilmem kaç kez sanığız da, "bi daha" yapmayacak mıyız? Basın özgürlüğü nasıl gidiyor? Kelimeler arasına bile sansür uygulanıyor da, medyatik ağalar bu gerçeklerden alınmıyor mu? Kırmızı bültenler, yazarlar için mi çıkacak yakında? İnsan hakları için mücadele edilmiyorsa, Avrupa karşısında eğilmeye değer mi? Avrupa aşkıyla kendimizi hiç bu kadar kaybetmemiştik. Neyse, yolumuz Avrupa! Hatlar dolu. Kayıtlar da şartsız. Hayırlısı olsun!
***
Hayatta sürekli mutluluk, ancak başkaları için yaşamakla elde edilir.