Cumhurbaşkanı öncelikli tehlikeyi işaret ediyor. "İrtica!" Bu ülkenin diğer yetkilileri bu meseleye ne diyor acaba? Sinsiliği bırakıp, artık alenen yayılan bir tehlikeyi görmezlikten gelmek, Avrupa yolundaki Türkiye için nasıl bir tehlikedir? Sahi ya, biz gerçekten Avrupa'ya mı gidiyoruz? Şeriatın kara sularına mı?
***
Memurlar haykırıyor da, duyan yok. İnsanca yaşamın kapıları, sadece politikacıya açık! Asgari ücretten tahliye edilmeyen memurlar, açlığa ve sefalete mahkum! "Acaba?" diyorum, politikanın doğası gereği "eğlendirici mi" bulunuyor, memurla, işçiyle oynamak!
***
Avrupa Komisyonu'nun 6 Ekim'de yayımlayacağı İlerleme Raporu'nda hala önemli eksikliklerimiz var! Bunlardan en önemlisi işkence. Ama Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a göre, "işkencenin delili" yok. İşkence yapılmadığının, rüşvet alınmadığının ve bu ülkede şike yapılmadığının delili var mı? Ben bunları istiyorum. Avrupa'ya giden Türkiye'den...
***
ABD'de, Bush ve Kerry arasındaki mücadelede Kerry önde gidiyor. Televizyondaki canlı yayın, iki lider arasındaki "denge farkını" ortaya koydu. Bush, pençesi gizli bir saldırgan gibi... Kerry, uluslararası suların güvenilir bir kaptanı havasında. Bush, gulyabani! Kerry, sevimli bir baba... Bush, kırmızıyı Irak sanan bir boğa! Kerry, bütün insanlara sevgiyle bakan bir çift göz. ABD, dengesiz bir liderin önderliğinde, dünyanın en sevimsiz ülkesi olmuştu. Kerry ile, bu "dengeyi" yeniden kurabilir. Dünyanın bu sevgisiz adamdan kurtulmaya ihtiyacı var. Diğer sevgisiz diktatörlerden de...
***
Mutluluk Takvimi Bir yardım kuruluşu için gönüllü çalış... Sonbaharı düşle. Eve çiçekle gir... Fanatik olma...
***
Bu şehirde sürgün kaldım Hasretini ezberledim Gurbetlere bilet aldım Gözlerinsiz gidemedim
Kokun kalmıştır diye Kapandım odalara Gecelerin koynunda Kahrettim anılara
Karasına kurşun sıktığım Sabahına cansız çıktığım Geceler bu yangın geceler Sensiz bana dargın geceler Hakkı YALÇIN
***
Kendi çocuklarını başkalarına okutanlar, sizin çocuklarınızın insanca okumasına izin verir mi sanıyorsunuz?
***
Politik beyin! Hastanede ölümle pençeleşen zengine, doktoru şöyle der: "Ancak beyin nakli sizin hayatınızı kurtarabilir. Ama bu da zor ve pahalı bir ameliyattır." "Parası önemli değil" diye cevap verir hasta. "Bana bir beyin bulabilecek misiniz?" Doktor, "Elimde size verebileceğim üç beyin var. Biri üniversite profesörüne ait. Fiyatı 10 milyar." "İstemem" der hasta. "Yeteri kadar param var. Çalışmak bana göre değil. Peki ya ikinci beyin?" Doktor, vitrindeki beyinleri tanıtmayı sürdürür. "İkincisi uzay istasyonlarında çalışan bir uzmana ait. Size 7 milyara olur." Hasta yine burun kıvırır. "Üçüncüsüne gelince, o üst düzey bir politikacının beyni. Fiyatı da 200 milyar." "Bir politikacının beyni neden bu kadar pahalı?" diye, hasta merakla sorar. Doktor cevaplar: "Pahalıdır beyefendi. Çünkü bugüne kadar doğru dürüst çalışmadı."