Avrupa Birliği ile gerilen ipin üzerine kirli çamaşırlarımızı astık. Kurutuyoruz. Arkamızdan çekiştiren duyguların çekim alanından kurtulamadık hala... Hangi yola çıktığımızı unutuyoruz. Serde Ortadoğu var... Ayaklar geri çekiyor!
***
Zina krizinin ilk faturası 17 trilyon. İşçi ve memurun dışında vergi kaçıran kalmadığına göre... Krizin faturasını da yüzde 8'lik zamma layık görülen memurla, anası ağlayan işçiler ödeyecek. Politikanın, insanlara hizmet sanatı olmadığını bizim işçilerimiz ve memurlarımız ne zaman öğrenecek?
***
Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girme şansının aslında "sıfır" olduğunu bilenler bile, toplumu kandırıyor. Çünkü iktidara şirin görünmenin sayfaları, "görüşme tarihini bile" zafer puntolarıyla süslemeyi bekliyor.. Türkiye'yi Avrupa'da "öcü gibi" gösteren gerçek, nüfusunda yatıyor. Seçim meydanlarında, "Doğurabildiğiniz kadar doğurun!" diye inadına haykıranlar, şimdi krıiterleri yerine getirmenin gururunu apolet yaparken, bu acı gerçeği ne yapacaklar? Cehaletin bedelini tarih boyunca bizler ödedik, yine ödeyeceğiz. Avrupa Birliği bizlerle görüşmek için 15 yıl sonrasına gün verdiğinde, medya halay çekecek. Sizler çile çekeceksiniz! Oysa bilmelisiniz ki, Avrupa Birliği bir ninnidir. Hepimizi 15 yıl boyunca uyutacak bir ninni.
***
Bir haykırsak, kendimizin hükümdarı olacağız. Kurtulacağız, iktidarın ihtirasına yem olmaktan. Hafızamızı bir zorlasak, nasıl bir oyunun içinde olduğumuzun farkına varacağız. Yanlış bir anahtar duruyor paspasın altında. Kilidi paslı... Boşuna yaslı değil ülkemiz. Boşuna karanlık değil!
***
Politik fedailer, doğru düşünmenin önünü bile kesiyor, Avrupa yolunu kesmiş çok mu!.. Okulun karanlık sınıflarında, sınıf mümessili her şeyi deftere yazıyor da... Gerçeklere parmak kaldıracak, aydınlık insanlar yok mu?