Fenerbahçe'nin Türkiye'de en büyük kulüp olduğunu yıllardır her fırsatta, her ortamda dile getirdim, yazıya döktüm. Her seferinde de gerçekleri görmek istemeyenler benim bu fikrimi sitemle karşıladılar. Bazı kötü niyetli olanlar ise arkamdan kulis yapmışlardır. Gelelim asıl konumuza. Fenerbahçe sezona fırtına gibi başladı. Belki iyi futbol oynamadığı yönünde eleştiriler var. Hatta ben de bu konudaki eleştirilere kısmen katılıyorum. Ancak görülen bir gerçek var ki Fenerbahçe sezona başarılı bir başlangıç yaptı. Tribünleri, kasasını ve puan tablosunu en iyi şekilde dolduran takım Fenerbahçe oldu. Senelerdir Fenerbahçe galip geldiği zaman spor gazeteleri, günlük gazetelerin spor sayfaları Fenerbahçe haberleri ile dolup taşar. Maç sonrası günlerde gazetelerin satışlarının yüzde 50, yüzde 60 seviyesinde artış yaptığı gözlemlenmiştir. Hatta çok tansiyonlu maçlardan sonra yüzde 100'e yaklaşan artışlar olduğunu yaşadık. Şimdi ısrarla bekliyorum, taraflı tarafsız bütün medyada spor ile ilgilenen arkadaşlarımız benim bu yazdıklarıma itiraz etsinler. Fakat kimse çıkıp tek kelime söylemez sesini çıkarmaz. Çünkü biliyorlar ki benim esas işim yayın dağıtım sektöründe satış ve pazarlamaya yöneliktir. Ben Fenerbahçe'nin satışlara etkisini elimdeki rakamlara dayanarak iddia ediyorum. Ben Fenerbahçeli'yim. Beni tanıyan herkes bunu bilir. Ancak çalıştığım müessesenin menfaatlerini göz önünde bulundurmam lazım. Bu yüzden de Fenerbahçe'nin spor medyasına katkısından bahsederken bir taraftar kimliğiyle değil, bir medya mensubu gözlüğüyle olayları değerlendiririm. Bütün bunlar Fenerbahçe'nin spor medyasının temel direği olduğunu gösteriyor. Medyadaki bazı isimler bunun farkında ve en iyi şekilde faydalanmak için uğraşıyorlar. Hatta Fenerbahçe seyircisinin aleyhine bile olsa programlar bu şekilde hazırlanıyor. Diğer bazı isimler var ki yıllardır söylememe rağmen Fenerbahçe'nin etkisini göz ardı ediyorlar. Umarım, bir gün gelir onlar da Fenerbahçe'nin spor medyasının lokomotifi olduğunu anlarlar.