Gerçeği ile çakıştı değil mi o deyiş günümüzde.. Hani "Kelleyi koltuğa almak.." deriz ya.. Hani, tehlikeli, rizikosu çok olan işlere soyunulduğunda.. Şimdilerde tam anlamıyla geçerli o laf.. Irak'ta bir iş görmeye, iş tutmaya giden her Türk'ün kellesi koltuğunda.. Şoförlerimizin, rehin alınıp ilk, "El Cezire" tv'de korkunç yıkık bir halde, yalvar yakar ekranlara çıkartılan insanlarımızın görüntüleri, iç paralayıcı seyirlikler.. Amerikalılar oradakileri öldürüyor.. Oradakiler, buldukları, punduna getirip kaçırdıkları, Türk insanını katlediyorlar.. Kurbanlık bir koyun gibi yere devirip, boyunlarını kesiyorlar, başlarını gövdelerinden ayırıyorlar.. Ve neden.? Savaşların savunucuları, ölüm tacirleri, daha çok zengin olsunlar diye..
Aslolan hayattır.. 3-5 dolar para için, bizim kamyon ve TIR şoförlerimiz, işçilerimiz dönüşü olmayan bir nehir gibi akıyorlar güney sınırlarımızdan aşağıya.. Sonra.? Sonra, altlarındaki taşıt ateşe verilmiş, kendilerinin kafaları kopartılmış Türk şoförleri.. Çoğu maaşlı ya da ücretli gidiyorlar, kelleyi koltuğa alaraktan ve de gerçekten kelleyi oralarda bırakıyorlar.. Çöllerde.. Maksat, alışveriş olsun.. Birilerinin cepleri dolsun.. Bu nasıl bir kanlı para olmalı? Oysa aslolan hayattır.. Yaşamaktır.. Çaresiz olduğu için, 3-5 dolar uğruna Arab'ın çölüne, kelleyi koltuğa alarak giden insanların ülkesi olduk.. O havaliye, gözünü karartıp sefer edenlerin çoğu, potansiyel ölüm yolcusu.. Hadi onlar çaresiz.. Hadi onlar, evlerine, ocaklarına, çocuklarına ekmek parası getirmek için o ölümcül maceraya atılmaktalar.. Hadi öyle sayalım.. "Dur, durun" diyecek birileri çıkmaz mı.? El Cezire televizyonunun giderek ana malzemesi olmaya başladı, rehin alınan, her an zalim, çirkin, pis bir Arap hançerinin altında, kafasının kopartılmasını bekleyen, yurdun her yerinden bizim çaresiz insanlarımız.. Sen oralara Kızılay kanalıyla yiyecek-içecek taşıyan, çocuklara ilaç götüren konvoylar yolla ve onlar senin insanını, yakaladıklarında kellesini kopartsınlar!
Biz, siz onlar.. Tutun ki şimdi ben, ben değildim, siz de siz.. Ya.? Örneğin ben İstanbul'dan Osman Ayar'dım.. Sizlerden biri de İzmir'den Hıdır Gürsoy.. Bir başkanız Adana'dan Metin Oğlakçı ya da Denizli'den Ertürk Aslan.. Bir öbürünüz Adanalı Yaşar Atik, yine Denizli'den Murat Karaahmetli.. Belki Muğla'dan Turgay Keskin.. Adanalı Hüseyin Erdal Sarıkaya.. Ve Murat Konca bir de Özkan Öztürk.. Hani çölde ekmek aramaya gitmiş, bir kaç dolar için oralara savrulmuş Türk işçileri işte.. Ben ve sizler, onlarız işte.. Öyle düşünün kısa bir süre için.. Hani yüzleri maskeli, belleri silahlı, elleri hançerli Araplar'ın önünde diz çöktürülmüş, çömdürülmüş bir hallerde, ya koyun gibi kesilmeyi, ya tavuk gibi boğazlanmayı bekleyen.. Ne düşünürdüm, ne düşünürdünüz.? Benim, sizlerin, bu hallarını, ekranlarda seyre duran atamız, anamız, babamız, eşimiz, çocuklarımız ne hale düşerlerdi.? Yakınlarımız, dostlarımız, arkadaşlarımız.? Hepsi hepsi 3-5 dolar için.. Ben kendi hesabıma düşünürdüm ki: "Bizi bu hallara koyanlar utansın.. Yerimizde, yurdumuzda aç-sefil bırakıp, çöllere düşmemize sebep olanlar Allah'ından bulsunlar" diye düşünürdüm..
***
Şu anda 160 milyon dolara bir Türk firması tarafından alınmış bir yol inşaatının rehin tutulan bu çalışanları, bu işçileri için geri sayım başlamış durumda.. Ya firma iş bırakacak, ya bu insanlar, hani kendimizi onların yerlerine koyduğumuz kişiler kesilecek ya da kurşunlanacak.. Kimbilir nasıl çığlık çığlığadır onların, ülkenin çeşitli yerlerindeki aileleri.? Nasıl bir acıdır çektikleri acı.? Nasıl kovalamaktadırlar acep onlar akıp giden saatleri.? Nasıl beklemektedirler verilen sürenin bitmesini.? Nasıl.? Ve ben bu satırları yazarken ajanslara düşen bir haber daha o konuda...
12 Türk öldürüldü.. "Irak polisi, başkent Bağdat'ın kuzeyindeki Balad kentinde, son 24 saat içinde 12 Türk kamyon şoförünün kaçırılıp öldürüldüğünü bildirdi.. Balad polis yetkilisi 'Türkiye çıkışlı, Bağdat'a gelen 4 kamyon bu sabah Balad'da saldırıya uğradı. Kamyondakilerin hepsi öldürüldü' dedi.."
***
Hep "3-5 dolar için".. Bu gidişle yakındır o eski türküyü devamlı çığırıp söylememiz: "Adı Yemen'dir Gülü çemendir Giden gelmiyor Acep nedendir?"