Önceki yazılarımızdaki açıklamalardan sonra, konuyu Türkiye gündemi açısından aydınlatmaya çalışalım. Önce konuyu kısa soru ve özetle cevap halinde sunalım, sonra daha geniş olarak açıklamaya çalışalım? - Türkiye'de aldatma (zina) fiili suç sayılmalı mı ve TCK'ya aldatma fiili için hapislik ceza konulmalı mı? Evet. Türkiye'de aldatma fiili suç sayılmalı, ancak Türk Ceza Kanunu'na girmemeli ve hapis cezası verilmemelidir. Medeni Kanun'a yapılacak ekleme ile aldatma fiiline tazminat cezası verilmelidir. Aldatma suçunu işleyen eş, aldatılan eşe tazminat ödemelidir. Neden hapislik değil? Aldatma fiili suç sayılmalı. Bunun birçok gerekçesi vardır. Bunları önceki yazılarımızda açıkladık. Ancak aldatma suçuna hapis cezası verilmemelidir. Dolayısıyla da bu suç Türk Ceza Kanunu'na girmemelidir. Bunun da birçok gerekçesi vardır. Kısaca açıklayalım: Bir defa aldatma suçunu nasıl tesbit edeceksiniz? Eşlerden birinin şikayeti üzerine savcı ve polis tarafından zina yapılan eve baskın yapılacak ve suçüstü yakalanacaklar. Bu tesbit işinde birçok sakınca vardır: Birincisi, suç ve ceza şahsidir. Halbuki burada bir akraba gurubu bütün halinde çirkin bir suçlamaya maruz kalmaktadırlar. Falancanın kızına zina baskını yapılmış, zinadan yakalanmış gibi dedikodular aileyi, bütün akrabaları, perişan ediyor, sokağa çıkamaz hale geliyorlar, utanç verici bu fiil hiç ilgisi olmayan akrabalara ceza oluyor, şeref, itibar ve saygınlığı ayaklar altına atılmış oluyor. Bu önlenmelidir. İkincisi, eşler birbirinden intikam almak için de zina şikayeti yapıyor, ortada böyle bir suç olmadığı halde, mahallede rezalet çıkartılmış oluyor. En önemlisi de zina ile suçlanan kimselerin çocukları utançlı hale geliyorlar... Kısacası bu zina baskını olaya ne dine uyar, ne insan haklarına, ne de cezanın şahsiliği ilkesine uyar. Bu yola bir daha girilmemelidir. Üçüncüsü, diyelim ki aldatan eş hapse girdi, iki sene yattı. Bundan o aldatılan eş ne fayda görecek? O aile tekrar düzelip mutlu olarak yaşıyacaklar mı? Görülüyor ki zinaya hapislik cezası ve onun sabit olması için çıkan sakıncadır, telafisi mümkün olmayacak kadar ağırdır. Ve de aldatılan eş bundan hiçbir yarar elde edememektedir asine daha da zarar görmektedir. Neden tazminat? Aldatma fiiline bir ceza getirilmeli, ama bu ceza hapislik değil, tazminat olmalıdır. Türk Medeni Kanunu'nun aile bölümüne yapılacak ek maddelerle aldatan eşin aldatılana belli miktar para ödemesi ceza olarak getirilir. Böylece aldatma boşanma sebebi olur bir, evlilik döneminde edinilmiş mallardan hakimin takdir edeceği kadar mahrumiyet hükmü verilir iki, üçüncüsü de belli miktar tazminat cezası uygulanır. Zaten ilk iki tanesi de şu anda Medeni Kanun'da vardır. Sadece tazminatın eklenmesi gerekir. Hapis cezası aldatılana bir fayda sağlamaz, tazminat cezasında ise mağdur olan ve yuvası yıkılan aldatılan eşe belli bir yarar sağlanmış olur. Böylece maddi ve manevi zararını belli ölçüde karşılamış bulunur. Baskın değil karine Aldatma (zina) fiilini tesbit etmek için polisle, savcıyla, muhtar ve şahitlerle zina baskını yapmak yanlıştır, zararlıdır. Bunun yerine karine ilkesi getirilmelidir. Şöyle, kişi eşinin bir başkası ile cinsel ilişkiye girdiğinden şüphelenirse, belgeler toplamak, bu mektup, resim veya şahitler olabilir. Bu belgeler mahkemeye sunulduğu zaman mahkeme kanaat getirirse ki bu kişi iddia edilen kimse ile cinsel birliktelik içindedir. O zaman, mahkeme üç madde için hüküm vermelidir. Bunlar boşanma, edinilmiş mallardan belli mahrumiyet ve tazminattır. Kanunların özü Kanunların özü ve amacı kişileri, toplumu ve toplumun değerlerini, hak ve menfaatlerini korumaktır. Bunu yaparken de başka zararlar meydana getirilmemelidir. Sonuç olarak, aldatma yani zina haramdır, günahtır, ayıptır ve de suçtur. Cezası ise tazminat olmalı, tesbiti ise baskın değil karine ve deliller olmalıdır.