Kasetlere gülüp geçiyorlarmış! Evdeki bilgisayar bozulmuş, iki gündür gazeteye yazı falan gönderemedik. Benim ev de çok uzak olduğu için kendim de getiremedim. Ben de ne yapayım fırsat bu fırsat yan komşum Halime Hanım'la birlikte pazar pazar dolaştım. Önce Merter'e gittik, benim torun krem rengi bir tişört istemişti. Aradık aradık en sonunda iyi kötü bir şey bulduk. Sonra Ulus pazarı, falan derken kendimizi Kız Kulesi'nde kahve içerken bulduk. Biraz serindi ama değdi doğrusu, ben ilk kez gittim. Harika bir yer hepinize tavsiye ederim. İstanbul'un bu kadar güzel olduğunu bilmiyordum evlatlarım. 5 milyon verip bir bilet alıyorsunuz, motor sizi kuleye götürüyor. O biletle bir kahveyi ücretsiz içiyorsunuz, sonra yine motorla kıyıya çıkartıyorlar. Yani bir kişi 5 milyon. Sevgililerinizle, ailenizle gidebileceğiniz çok güzel bir yer.
Biz Halime Hanım'la sohbet ederken, yan masada oturan iki kadıncağız şu Meclis bile karıştıran zinayla ilgili sohbet ediyordu. Konu döndü dolaştı, Rus kadınlarla uygunsuz kasetleri olan Tamer Karadağlı'yla aldatılan karısı Arzu Balkan'a geldi. Hemen dikkat kesildim. Kadıncağız gazetede okumuş, hayretle anlatıyor. Karı-koca hadiseyi öyle bir benimsemişler ki, kendi aralarında "Artık biz bu seks kaseti olayına gülüp geçiyoruz" demiş.
Hani bu Arzu Balkan "En kötüsü kalp kırığı" demişti. Ne çabuk tamir oldu. Allah kimseyi böyle ahlaksız durumlara düşürmesin evlatlarım. Her zaman söylüyorum, evlenmeden önce iyi düşünün diye. Bizim zamanımızda böyle aldatmalar falan olmazdı, gençler birbirleriyle evlenebilmek için yıllarca yollarını gözlerdi. O zaman evlilikler bile daha kutsaldı. Rahmetli babamın bir lafı vardı ama hadi neyse...