O şahane rezil İstanbul, Orient Ekspresi Halkalı'da lokomotif değiştirdikten sonra tokatlamaya başladı.. İçeridekiler şaşkın.. Ula bu ne biçim bi İstanbul.? Ua aferim ve de pıravo.! Yalancılığı, sahteciliği hep içinde yaşayan kendi insanına olacak değil ya.. Kefere kısmını da tava getirmekte üstüne yok.. Sahanlıklarda, mahfuz yerlerde galon galon viski şişeleri.. Oysa İstanbul'un, kendisini bilmeyeni sarhoş etmek için hiç bilem içkiye gereksinimi yok.. Onun kefereyi aldatmada, şaşırtmacada üstüne hiç yok.. Yedi tepesi, yedi ayrı oyun.. Yedi tepesinde, yedi ayrı fetbazlık.. Ula bu ne biçin bir Orient Ekspresi.? Böyle aheste beste, kazasız belasız bir tren.. Bu, bizim Doğu Ekspresi hiç değil.. Bu Agatha Christıe'nin tekmili birden Orient Ekspresi.. Bazıları Semplon da derler hani..
Benim de seferim var.. Nah işte.. Yine yazıya dondan çıkar gibi girdik.. Bu şundan ki şimdi ki hallarım baştan değil, kıçtan dalan şaşkın ördek halları da, ondan olmalı.. Oysa benim anlatmak istediğim, bir önceki gün, Orient Ekspresi'nin bir kez daha İstanbul'a teşrif edişi.. Aha, bir haberci, Mustafa Küçük Hürriyet'te biliriyor ki: "Agatha Christıe'nin 'Şark Ekspresi'nde Cinayet' romanına esin kaynağı olan, 15 vagonlu 'Orient Ekspresi' 2 Eylül'de Paris'te başlayan turunu dün Sirkeci'de tamamladı.. Tarihi trende nostaljik bir yolculuk sonucu Avrupa'yı baştan başa geçerek Türkiye'ye gelen ABD, İngiltere, İspanya, Fransa, Avustralya, Belçika, Hollanda ve Kanada vatandaşı 104 kişi, adam başına 6 bin Euro (Yaklaşık 10 milyar 800 milyon lira) ödedi. Yolcular Sirkeci Garı'nda kırmızı halılar serilip, lokum ikramıyla karşılandı.." Ayıptır söylemesi, benim o trende de seferim vardır.. Şimdilerde bakmayın yarı hurda hallerime, vakti zamanında uçana kaçana seferlerim oldu hani.. Sonrası mı.? "Allah bilir işini, muhallebi yerken kırar dişini" şimdi ki zamanlar.. Tabii seferi hallerde görgü tanıklıklarım da.. Yazının başlangıcı o trenden.. Şimdi devamı anlatılar..
***
Pekiy neden bu kadar çok gülüyor bu kadın.? Abovvv bu ne biçim bir Şark Ekspresi.? Bu kadın elleri, ne biçim bir eller.? Parmaklarıyla, tırnakları birbirlerinden uzun bir başka türlü eller.. İçti- ği, Cin denilen alkolün Goron markası ki şerbet.. Cin'in karışımı meret ise, toniğin hası.. Acep bu kaçıncı fırt çekmeler.. Servis yapan ve de tunduna getirilip alıp bir yerlere götürülesi bu huriler, hangi cennetten kaçmış olmalı.? O ne.? Bu piyanonun bu trende işi ne.? Kim getirmiş bu Şopen'leri, bu Motzartlar'ı buraya.. Ben erkeğin cafcaflısı diye buna derim.. Üstündeki gömlek ipek ötesi bir şey.. O pantolon, bürümcekten mi ne.? Ayakkabıları eldiven misali.. Herkeslerin önünde yanındaki avradı böylesine usturuplu bir şekilde yoğurması ne menem bir iş.? Abovvv.! Bu ne biçim bir Şark Ekspresi.? Bu ne biçim b ir Orient Ekspresi.? Ula bu tren hiç sallanmaz mı.? Bu tren hiç bilem ve de katiyen bizin trenimiz de- ğil.. Ula kim bindirdi beni buraya.? Bu Agatha Christıe'nin bildiğiz "Şark Ekspresi.." Doğruya doğru, bu trende cinayet işlenebilir.. Bu trende ölünüp öldürülebilinir.. Bu trende bu müzikle, bu muhabbetle.. Bu hurilerle ölünüp ölünüp dirilinebilir.. - No Tank's fıstık, ben içki almayacağım.. Allöşşş.! Trene bak.. Şimdi Küçükçekmece'nin oralardan geçmiyor muyuz yani.? Dışarıda çift kaleye durmuş çocuklar.. Bu alem gerçek alem, bu tren gerçek bir tren.. Biraz sonra Florya'nın ağaç altları arkadaşım.. Yangını olduğun bir kızın ellerinden bir kez tutabilmek için, 9 pazar gidilip gelinen Florya'nın ağaç altları.. Adam, viskisini yudumladıktan sonra, kadının dudaklarından bir vantuz çekti.. Demek ki keratanın mezesi fıstıkı makam.. Serviste hep huriler.. İnce ince kırıtışlar, süzüm süzüm süzülüşler.. Bunların bu tren mekanlarında çalıştırılması ne olmalı.? Bunlar alınıp evlerde oturtulmalı, incili boncuk dizdirilmeli.. Ulan bu trende hiç çocuk ağlamaz mı.? Ula bu trende hiç fare dolanmaz mı.? Ula bu tren hiç sallanmaz mı.?
Nostalji.. Manyak mı lan bu gavurlar.? Bu Orient Ekspresi'nin kuru bileti 500 bin kayme (1980'lerin başları) Ama olsun.. Parası olanın canı sağolsun.. Parası olan varsın manyak olsun.. Hiç zararı yok.. Masalarda vazolar, kristal.. Çiçekler, yol boyu hep değişken.. Bu gün karanfillendiniz efem.! Yarın gülleneceksiniz Miss'ler, Misis'ler.. Koltuklar maroken, çerçeveler lambri.. Koltuklar plof plof koltuklar.. Bizde olsa, bir tanesinde üç kişi rahat rahat yatar, hemi de birbirlerine değmeden.. Elin oğlu, gavurun dölü, burada tek başına, üçüne birden oturuyor icabında..
***
Usta, ben yataklı vagon diye buna derim.. Yataklar Kırkpınar Meydanı.. Güreşeceksen burda güreş.. Yataklar güzel canım.. Kompartımanları darlaştıran giysi bolluğu.. Bu yolculukta yiğitlerin her birinin en azından iki smokini var.. Kadınlarda 5 tanesinin kompartımanlarını boşalt, hemen git Şişli'de butik aç.. 6 sene süreyle, sat sat ye.. (Burada bi parentez açayım.. 6 ay sonra mı ne, Bizim Doğu Ekspresi'nde yani İstanbul'dan Kars'a giden trendeydim.. Yolculuk sırasında trende dolanıp dururken, tesadüfen gördüm ki fukaranın birinin çorabı ayağını vurmuş olacak ki, çıkarttı.. Hoop, ayakkabısı, çarığı değil, çorabı ayağını vurmuş diyorum, dikkat isterim.. Çoraplar bıraktığı yerde dikeyine durdular.. Tıpkısı tıpkısına iki çizme gibi, iki çorap.. Niyeti aynı zamanda ayaklarını yıkamaktı zaar.. Ama ayak nasıl yıkanır unuttu- ğundan mı, yoksam su bulamadığından mı ne gerçekleştirmedi bu isteğini.. Sonra kompartımandaki diğer elemanlar, dayanamayıp kondökter çağırttılar ve ve zorla çektirdiler çoraplarını ayağına.. Aynen çizme giyercesine..) Ula bu Orient Eskpresi'nde şampanyanın yanında istakoz bile var.. Ula bu Orient Ekspresi'nde her daim hazır doktor bile var.. Pekiy bu pezevengin treninde neden hiç fare yok.? Acaip ve hiç anlaşılır değil.. Bu Orient Ekspresi'nin bir adı da "Nostolgia Eskpres.." Nostolgia, büyük laf.. Hasretlik demek.. O tren yolcularını hasretliği eskiye, eski zamanlara.. Aman Miss'ler, Misis ve dahi Mister'ler, sıkı durun, sol taraf Topkapı Sarayı.. Yığılmayın o tarafa, devrileceğiz.. O sağda, deniz üstünde duran Kız Kulesi.. Karıştırma hemşehrim, o Kız Kulesi'nin tarihi, bütün Amerikan tarihinden daha eski.. Birazdan Sirkeci'deyiz.. Sizi karşılayacaklar kız matmazel.. Yerlere halılar serip karşılayacaklar.. Gece dansöze gideceksiniz.. Sonra bir parti.. İki gün kalıp döneceksiniz ve "İstanbul'u gördük" diyeceksiniz.. Yazık ki çok yazık, kız matmazeller.. Ama yine de size hoş gelişle ola..
