Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Magazin | Spor | Televizyon | Papatya | Astroloji | Ana Sayfa 11 Eylül 2004

Şerefsiz palamut..

Ulan şerefsiz.!
Ben senin cemazi-yel-evvelini de bilirim.. Ananı, bacını.. Eşiğini, beşiğini.. Bu cakan ne ulan.? Bana da mı lolo.!
Fiyakana yestehlerim deyyus.. "Bütün dağları ben yarattım" dercesine, "Bütün denizleri ben yarattım" havaları, ne biçim bir havalar.? Yine, birden bire, seni bilmeyenlerin gözünde "Deryalar sultanı" kesildin.. Av yasağı bitti ya, balıkçı tablalarında sökün ettin ki, altın fiyatına a pezevenk.! A, saman torbası.!
Yıl ve yıllar zaten uğursuz kısmının.. Şimdi de senin.. Balık kıtlığında -Günümüzde aynen adam kıtlığında olduğunca- kendini fasulye gibi nimetten sanmaya başlama hallerin şimdi gündemde..
Ulan ben senin bu İstanbul şehrinde, kamyonlarla mahalle mahalle dolaştırılıp bedava dağıtıldığını bilirim.. A sümsük, sevabına gittiğini ne çabuk unuttun.. Kulağına kar suyu kaçıp kıyılarda çaresiz çırpınışlara durduğunu unuttun mu.?
A lezzetin katresinden pay alamamış görgüsüz rezil.! A sefil saman torbası.!
Kaç kuruşluk bir şeydin sen, şimdi kaç milyona gitmektesin.? Ki fevaranım bu yüzden..
Palamuttan söz ediyorum.. O kıçımın kenarından.. Aman ha, bana zinhar, "Ulaşamadığı ciğere, mundar diyen kedi" muamelesi çekmeye kalkışmayın.. İcabı halinde, iş inada bindiğinde bu melunu küfeyle kaldıracak hallarımız bulunur evelallah.. Sorun, o değil.. Sorun, ciğeri beş para etmez (Ciğer dedim de, örneğin Kalkan balığının ciğeriyle bir kova rakı içersiniz, hemi de oh canıma değsin diyerekten..) bu teresin, şimdilerde fena makbulata binmesi..
Merakımdan sordum birkaç gün önce.. Dediler ki, "Eh, uskumru büyüklüğünde bir tanesi 10 milyona gitmekte".. İstavritten az bir irice ise 6-7 milyondan muamele görüyormuş.. Hani o işte bildiğiniz Çingene palamudu denileni..
Benim fevaranım, ağzımı bozmam bu yüzden..

Eski dava..
Yafu benim bu palamutla davalı olmam, çok eski yıllardan başlar..
Kabataş Lisesi'nde yatılı okurken, haftanın üç günü yemeklerde bu çıkardı.. Yani palamut.. Ula o sabi sübyan yıllarımda palamuda kestim.. Yanında kendisinin baş pezevengi tahan helvası.. Her yanlarımız palamut kokardı..
Lahmacunun daha İstanbul'a gelmediği bir zamanlardı..
Ula, ye ye bitmez tükenmez öğlen-akşam palamut.. (10 gün önce mi ne, Hasan Pulur Milliyet'teki köşesinde güya çaktırmadan ben garibi sazan balığına benzetmiş.. 'O sazanlar ki, her yeme atlarlar' diye çok iftiharlandığı işletmeciliğini konu etmiş yine.. Bu arada bilgi babında, kendilerinin lakabı bir ara Kefal Hasan'dı.. Laf palamuttan açılmışken, onu da söyleyeyim dedim.. Ben sazan, o kefal ve bir de palamut.. Ula ne işler.? Millet AB'nin ve Verheugen'in peşinde, ben nerede.?)

***

Şimdi, yiğidi öldür ama hakkını ver.. Bu palamudun ızgarasını bile yiyen hoşgörülü insanlar vardır hala bu diyarda.. Ayakkabımın pençesini çıkar koy ateşe, biraz tereyağ sür üstüne, aynı misal..
Tavası, çoban salatası, rokası, turpu falanı-filanı ile rakının yüzü suyu hürmetine bir dereceye kadar..
Merhum peder pilakisini yapardı Girit usulü.. Yeşil soğanı, baş baş sarmısakları, domatesleri, yeşil biberleri, maydanozu, nanesi, tereotuyla ve has zeytinyağı ile pilakisini..
Laf aramızda iyi de olurdu hani..
O, bizim Kabataş'ta okuduğumuz yıllarda kışlar yaman geçerdi hani.. Soğukla sobalar boğuşurlardı o zamanlar.. Anımsarım tramvay vatmaları -Yani sürücüleri.. O kadar entel bir kuşağımız var ki şimdilerde, biraz daha açayım, tramvay şoförleri..- o karlı gecelerde makineyi kullanırlarken, buzdan bir yontu gibi dururlardı ön sahanlıklarda..
Ve balıklar kulaklarına kar suyu kaçtığı zaman karaya vururlardı ki, görülesi bir manzara..
Nah koca koca palamutlar kıyıda.. Şimdikince raşitikleri değil..

Balık eti..
Süfli falan-filan olsa da gerçeği söylemek de var.. Bu palamut, hani "Balık etli avrat" derler ya, öyle bir balıktır işte.. Balık etli hatun denildiğinde benim aklıma ne kalkan, ne kılıç, ne lüfer değil, palamut düşer.. Allahı var.. Balık etlidir yani.. Ot, saman torbası ama nihayetinde et işte.
Dönelim sadede, vallah-billah millet kovalarla toplardı denizden..
Çok iyi anımsarım (Çünküm aptalın zekası, hafızasıdır diye bir laf vardır ya hani.. Aynen öyle.. Beni sazan balığı diye tanımlayan Hasan Pulur'un şimdikinden bir önceki lakabının Kefal Hasan olduğunu anımsadığım gibi..) palamut, tepeleme doldurulmuş kamyonlarla, halka bedava dağıtılırdı meydanlarda, mahalle aralarında..
Yafu İstanbul, bir deniz, bir balık kentiydi.. Şimdi bu şehrin, bu gökyüzünün, bu denizin martıları bile balığa muhtaç.. Aradığınızda o bembeyaz deniz uçurtmalarını şehrin çöplüklerinde, yiyecek bir şeyler kovalarlarken kararmış hallerde bulursunuz. Martıları bile kirlettik..
Sait Faik, büyük öykücülüğünün yanı sıra, kıyısından köşesinden olsa da Adalı olmasından dolayı biraz da balıkçıydı.. O anlatır..
"Sandalın içinde sırtımız Yassı Ada'ya dönük.. Kalafat Usta yarım kiloluk karagözü iğneden çıkartıp kıçaltına fırlatıyor.. O, durmadan balık çekiyor..
Etrafımızda balık, kuş, daha doğrusu deniz ve gök milleti birbirine giriyor.. Güneş, ışıklarını salar salmaz denizdeki kaynaşma bir ihtilal halini alıyor..
Kıraçaları istavritler, istavritleri uskumrular, palamutları sinagritler, sinagritleri yunuslar, yunusları orkinoslar kovalıyor.. Kimin kimi kovaladığı belli değil.. Bir şıkırtı, bir bayram, bir savaş alanı..
Kalafat Usta, durmadan karagöz avlıyor..
.......Sudan sıçramış kocaman bir kolyozu, bir
martı denize hiç konmadan havada yakalıyor, gagasında iki defa salladıktan sonra üç kere yutkunarak yarı canlı kursağına atıyordu.. Küçük bir orkinos, zaman zaman gökyüzüne sıçrarcasına denizden havalanıp yıldırım hızıyla balık kümelerine saldırıyordu.."


***

Bu palamudun şimdi ki saltanatı, kendini fasulye gibi nimetten sayması artık denizlerin bitmesinden, has balık milletinin ortadan el ayak çekmesinden ötürü..
Ve beni dellendiren palamudun üstündeki fiyat yaftaları..
Yoksam uyarınıza geldiğinde ve de "Cep delik, cepken delik" değilse eğer, nar gibi kızarmış halleriyle yanında bir de 45'lik rakı..
Yürrü be koçummm.! Seni kim tutar.?
Fax : 0212 2815840
GÜNCEL
Dehşeti Dehşeti yaşadı
Kasiyer kız, başına silahını dayayıp, marketin kasasındaki paraları...
Türkmen kıyımı başladı
İşler karıştı
"Bana ormanda tecavüz etti!"
'Doktor bu ne!'
2 cep telefonu için 50 yıl...
Karadeniz'de sel uyarısı
SPOR
Tarihi Tarihi fırsat
Fenerbahçe'nin zorlu seriden yüzünün akıyla çıkmasını isteyen Başkan...
Potada rakip Estonya
Savunma sancılı
Süren depremi
Zor dönemeç
Tepki büyor
Gaziantep'te Lazarov şoku
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
HAVA DURUMU
ISTANBUL - Par. Bul. 20 C,Par. Bul. 14 C
ANKARA - Kapalı 11 C,Kapalı 5 C
IZMİR - Par. Bul. 23 C,Par. Bul. 12 C
ANTALYA - Par. Bul. 28 C,Par. Bul. 20 C
ADANA - Par. Bul. 27 C,Par. Bul. 23 C
EKONOMİ
IMKB E: 21,004 D:% -1.84
DOLAR S: 1,492,000 D:% 0.00
EURO S: 1,831,000 D:% 0.88
AKTÜEL
GÜNE BAKIŞ
EKONOMİ
GÜNCEL
     
  Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Magazin | Spor | Televizyon | Papatya | Astroloji | Ana Sayfa
     
     
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm haklari saklidir.
MERKEZ GAZETE DERGI BASIM YAYINCILIK SANAYI VE TICARET A.S.