Filistin'de olan bitene duyarlı gözükmeye çalışan hükümet, milletvekillerinden oluşan heyeti İsrail'e göndererek gönül almaya çalışırsa, buna "politika" denmez mi? Bir taraftan İsrail'i kınar gözükürken, öbür taraftan aynı İsrail ile peşpeşe anlaşmalar yapıp "İlişkileri geliştiriyoruz" açıklamaları yapmanın ne anlamı olabilir. Hatta, Amerika'daki Yahudi Lobisi'nin ısrarları ile bölgeye dostluk heyeti gönderilmesinin izahı ne ile yapılır? Buna rağmen hoşgörüyor ve Filistin'deki mazlumların gönlünün hoşnut edilebilmesi adına sineye çekiyoruz.
Türkmenler, gözardı ediliyor Başbakan'ın etrafındaki vekillerinden oluşan heyetin İsrail dönüşü Filistin'e de uğrayıp "Müzakere İşleri Bakanı" ile görüşmelerini ve Tayyip Erdoğan'ın mesajını iletmelerini de politikanın AKP usulü icadına veriyoruz. Ammaaaa... Filistin'den geri kalmayacak kadar acıları çeken, her gün evlatlarını şehid veren Irak'taki Türkmenler'in gözardı edilmesi ve benzer politikanın milyonda birinin bile onlardan esirgenmesini, hiç mi hiç anlamıyoruz! Irak'taki işgalin başlamasının ardından acıları ayyuka çıkan Türkmen kardeşlerimiz aylardır Türkiye'den çıkacak gür bir sesi bekliyorlar. Hem de o binbir türlü acıya tuz basarak, umut ve özlemle gözlerini Türkiye'den ayırmadan "vakur" şekilde bekliyorlar. Ama; ne arayanları, ne de soranları var. Razı oldukları mektupları bile alamıyorlar. Kerkük'te yaşananları kınayan bir sese bile hasret kaldılar.
Kardeşlerimiz acılar içinde Ankara'dan çıkacak bir kınama mesajı dahi onları kamçılayacak, umutlandıracak. Fakat ne gezer! Dostluk için İsrail'e milletvekili göndermeyi ihmal etmeyenler, öz kardeşlerimize sırtlarını dönmüş. Tapularıyla, tarihi ve kültürleriyle yüzde 100 Türk şehri olan Kerkük'ü ilgi ve politikalarından uzaklaştırmışlar. Sevgili Necdet Sevinç'in ifade ettiği gibi, bugün bile nüfusunun yüzde 80'i Türk olan bu tarihi şehirde Barzani ve Talabani adlarındaki ağaların aşiretlerinin yaptığı bir hela dahi bulunmazken, Kerkük'ü elimizden çalmak isteyenlere neden engel olmuyor, kulaklarından tutup çengellere asmıyoruz. Kerkük aylardır kaynayıp yanıyor, Türkmen kardeşlerimiz acılar içinde kıvranıp duruyor ve peşpeşe şehidler veriyor ama, Ankara'nın sorumluları işi Amerika'ya havale ettiklerinden sadece susuyor. Rusya'daki terörde can verenlerin fotoğraflarını çarşaf çarşaf yayınlayan Türk basını da Kerkük'teki vahşete kılını kıpırdatmıyor. Babası Türk olan kız çocuğu Alana'nın akıbetini merak edenler, Kerkük'te şehit edilen Milli Eğitim Müdürü İbrahim İsmail'den habersiz. Gariban kardeşlerimiz ABD ile birlikte saldıran peşmergelerin alçakça eylemlerinde can verirken, bizlere Gülben Ergen'in evliliğini konuşmak, insanlık adına yetiyor galiba.