Eşime çarşafın farz olduğunu söylemişler. Doğru mu? CEVAP: Hayır doğru değildir. İslam giyim kuşam konusunu insanların örflerine bırakmıştır. Her millet kendi bölgesinin iklim şartlarına, iktisadi durumuna ve özel tercihlerine göre giyer. Çarşaf bizim için bir yoksulluk kıyafeti idi. Halkımız, fakirdi, ince bir siyah çarşafla örtünürdü. Çaresizdik, fakirdik. Bugün ise, rengarenk güzel kumaşlarımız vardır. Alıp giyinmeye de gücümüz vardır. Dolayısıyla hanımlarımızı o yoksulluk dönemi kıyafeti içinde kara çarşafla dolaştırmamız çok ayıptır, hatta günahtır. Hanımlarımıza karşı da büyük haksızlıktır. Bunun hiçbir dini yönü yoktur. Sonra çarşaf biçim ve görünüm itibariyle ilkeldir, dikişsizdir, güzel değildir. Bugün giyim sanayi çok gelişmiştir. Güzel mantolar dikilmektedir. Bu güzel mantoları giymeyip de çarşaf giymeye kalkmak arabaya binmeyip merkebe binmeye benzer. Mantıksızlık olur.
Kur'an'ı teganni ile okumak harammış. Açıklar mısınız? CEVAP: Teganni, ahenkli okumak demektir. Yani Kur'an-ı Kerim'i belli bir üslup ve makam ile düzgün biçimde okumak demektir. İslamiyet'e sonradan sokulan ruhbanlık zihniyeti, her türlü güzelliği suçlama sebebi yapmıştır. Bu o kadar ileri gitmiştir ki, nerede güzel bir şey varsa o İslam'a karşı imiş gibi görülmüştür. İşte, bu zihniyet Kur'an okumaya da yansımıştır. Güzel bir makam üzere Kur'an okuyana "Teganni yapıyorsun, günah işliyorsun" demişlerdir. Hayır, Kur'an kendine özgü en güzel makamlarla okunmalıdır. Musikinin güzel ahengi ile Kur'an okunuşu daha da güzel hale getirilmelidir. Kur'an kendisine yakışan bir güzellikle okunmalıdır. Hatta Kur'an'ı her ulus kendi makamları ile, kendi ahengleri ile okumalıdır.