Ah canım kuzucuklarım. Sizleri hiç yerine koyanlara çıldırıyorum biliyorsunuz. Bugün de şarkıcı Bayhan'a takıldım. Hani şu "Hepinizi çiğ çiğ yerim ha!" bakışlı şarkıcıya... Tarkan oğlum boşuna demiyor, "müzik yozlaştı" diye. Yozlaşmak ne kelime, sürüsüne bereket! Bu zavallı çocuğun da albümü çıkmış. Gazetelerde okudum. Meğerse bu albüm 24 saat içinde 250 bin satmış. Çocukluğumuzda bir laf vardı, "Doldur, gerisi boldur" diye, aynen öyle işte... Albüm öyle satmış, öyle satmış ki, 24 saat içinde yeni baskılar yapmışlar, müzik marketlere yetiştirmişler, kapanın elinde kalmış. Yalancının dili kopsun! Yani yalanın bu kadarına da pes doğrusu! Çocukcağızın albümü satılsın diye, neredeyse bedava verecekler. Ben de dün merak ettim, gittim evimin köşesindeki dükkana sordum. Benim yakışıklı Hüseyin, "Yok be Hayrünnisa teyze, senden başka soran olmadı. Zaten 5 tane albüm aldım!" demez mi... Hayırdır inşallah dedim, kendi kendime. Atladım bir otobüse, Taksim'e çıktım, bir dükkana sordum. Bana hemen bir albüm uzattı. Beni bilirsiniz çocuklarım. O albümü almayı çok isterdim ama ne benim sanat anlayışıma uyar, ne de bu tuzağa gönüllü olmayı kabul ederim. "Nasıl gidiyor satışları?" dedim. "Aman teyze" dedi, "Her yanımız lapa lapa kanıyor!" Çocuk sinek avlıyor. Mesajı aldım, dükkanı usulca terk ettim. Sonrasında öğrendim ki, albümün sattığı yalan, satması da pek mümkün değil. Yazık. Bayhan gibilerini şarkıcı diye kollayanlar, gerçek sanatın canına okuyorlar aslında. Neyse, bizleri ahmak yerine koyanlar için, bizlerin de "nefret bütçesi" var. Onlara verelim de, bozdurup bozdurup harcasınlar. Kalanıyla da Bayhan'ın albümünü satın alsınlar. O durumu "hayal bile edemiyorum!" kuzucuklarım.