Ne güzeldi eskiden. Zengin kızlar yoksul gençlere sevdalanırdı da, gerçek aşk haberleri okurduk gazetelerde. Çocuk kızı kaçırdığında, " Helal olsun" derdik. Yoksulluk namusun timsaliydi. Yoksullar kötü olmazdı, öyle bilirdik. Yoksul mahallelerde zengin yürekli insanlar vardı. Zengin olmanın hayali bile güzeldi de, mucize beklenirdi. O yıllardan bugünlere çok şey değişti. Kızların gözü lükse uzandı, sükseli düşlere, kolay para kazanmaya. Hanzolardan iyi koca bulmaya açıldı yürekleri. Bırakın zengin kızları, yoksul kızlar bile aşkın yolundan saptı. " Parayla saadet olmaz şarkısı" , enayi marşı oldu. Zenginler daha zengin oldu da, yoksulların umudu Allah'a kaldı. Din tacirleri geçti, direksiyonun başına. En güzel yalanlarla, yoksul insanların gönül kapılarında oy dilendiler. Yoksulların umutlarının sırtından geçindiler de, "şeriat sarayları" kurdular. Yoksulların eskiden de parası yoktu ama aşkları vardı. Kaybolan umutlarla birlikte, sevgilerini de yitirdiler. Şimdi denize düşerken, yılana sarılıyorlar. Sokaklara çıkın da görün. İnsanların gözlerindeki umutsuzluğu göremeyecek kadar kör olamazsınız. Okullar açılıyor. Kayıt parası ödemeden çocuğunu okula kayıt ettirmenin yolunu kim açacak Hangi dini bütün adam? Hangi düzen düşmanı Ezenlerle bir olup, ezileni daha çok ezenlerin iktidarından kalanları toplayın. Vatandaş, ezik domates gibi. Türkiye'de 40 milyonun üzerinde aç ve sefil insan var. Buna karşılık, en lüks otomobiller bizim ülkemizde. İrticanın şatafatlı düğünlerinde kilolarca altın takılıyor da, böylesine yoksul bir ülkede kime sükse yapılıyor acaba? Hanginizin çocuğu, onların çocuğu gibi okuyacak? Hiçbirinizin. Bunlar, gençliğimizi, hayatımızı ve çocuklarımızı çaldılar. Yetmedi, özgürlüğümüzü çaldılar. Bunlar sizi sevmiyor. Oysa Allah insanlara " Seviniz!" diyor. Dünya kurulduğundan beri söylüyor. Onlar duymasa da... Ben duyuyorum.