Ağalara karşı başkaldırıyı 21. Yüzyıl'a bırakan bir toplumun, dünyada kendine yer bulması da zaman alacak kuşkusuz. 55 bin dönüm arazisi olan Reşit Ağa için yıllarca kölelik yapanların, şimdi "Tarlada izi olmayanın, harmanda sermayesi olmaz" pankartlarıyla yürüyüşe çıkması neyi değiştirir? Bir ağayı alt ettiler diyelim, ya diğerleri? Ya tarikat ağaları?
***
O tarikat ağaları ki, kendilerine padişah süsü veriyorlar. El koyuyorlar kulların hayatına. Yetmiyor, rejime göz koyuyorlar. Toplumu dinle sömürüyor, müridleriyle ülkeyi bölünmeye sürüklüyorlar. Onlara el sürebilmek için kendilerini paralayanlar ne zaman uyanacak? Aydınlıklar ne zaman boğacak karanlıkları?
***
Ya seçim ağaları? İnsanları kasten yoksul bıraktılar. O yoksullukların sırtından geçinmek için, seçim mevsimlerinde kapıları çaldılar. "Ben sana altın vereyim, sen bana oyunu ver!" namussuzluğuna sığındılar. Onlar da ağa! Onlar şimdi, villalarda oturuyor... Onlara oy verenler, dere kenarında yüzen kayıklar gibi...
***
Medyatik ağalarımız da var. Tahrip gücü yüksek bombalar gibi... Savaş çığırtkanı, lüks cip meraklısı, vampir kellesi! Emeği inkar eden, iktidara bekçilik eden... Dünya nimetlerine sadece kendisini layık gören... Yobazlara, Cumhuriyet'i bahşiş diye bırakan... Onlar ne olacak? Ellerindeki gücü kötüye kullanmanın ağalarına nasıl karşı durulacak?
***
Demokrasiyi zimmetine geçiren politik ağalarımızı da unutmayalım. Onlar ele geçirdikleri gücün padişahlığında, el etek öpen kullarına ülke nimetlerini sunuyor. Bizler, kula kulluk etmeyi reddeden insanlar olarak... İklimin ters dönmesini bekliyoruz.