Maçın çok zor geçeceği her halinden belliydi. Rakibin ilk maçın, ilk yarım saatinde oynadığı futbol ve kaybedecek hiçbir şeylerinin olmaması Trabzonspor için büyük tehlikeydi. Ancak hiç kimse son haftalarda form grafiğini sürekli yükselten, güçlü rakiplerini rahat geçen Trabzon'un bu kadar etkisiz ve dağınık oynayabileceğine ihtimal vermiyordu. Haftalardır Tolga ve Erdinç'in yokluğunda defansın göbeğini iyi idare eden Tayfun-D'Haene ikilisinin rakibin hızlı forvetleri karşısında etkisiz kalması, Bordo-Mavili takımın orta sahasının Dinamo Kiev'in 5'li orta sahası karşısında ezilmesi, Trabzonspor'u kötü etkiledi. Buna bir de ilk maçın yıldızlarından Gökdeniz'in Sabliç'in markajında adeta kaybolması Bordo-Mavililer'in elini kolunu bağladı. Henüz maçın 6. dakikasında kornerden yenilen gol, zaten maça gergin başlayan Trabzonsporlu futbolculardaki paniği artırdı. Dinamo Kiev karşısında her hattıyla pasif ve dağınık bir görüntü çizen Bordo-Mavili ekip, ilk 45 dakikada Shovkoskyi'nin kalesinde tek bir tehlikeli pozisyon yaratamadı. Buna karşı Ukrayna ekibi her pozisyonda orta sahayı hızlı geçerek Verpakovskis ve Rincon'la önemli pozisyonlar buldu. 30. dakikada ilk golün neredeyse kopyası bir gol daha yiyen Trabzonspor'da Teknik Direktör Ziya Doğan, Yattara silahını sahaya sürdü. Ancak ilk maçta Yattara'dan çok çeken Dinamo Kiev savunması bu kez işi daha sıkı tuttu. Gineli oyuncunun ilk yarının sonlarında sakatlanması ise büyük talihsizlikti. İkinci yarını başında rakibin 10 kişi kalmasından sonra Trabzonspor maça ağırlığını koydu. Ancak ilk yarım saatte istediği golleri bulan Dinamo Kiev sahasında çok iyi kapandı ve Trabzonspor'a net pozisyon vermedi. Trabzonspor dün gece tarihinin en önemli maçlarından birini kaybetti ve "1996 sendromunu" akıllara getirdi.