İş Bankası, bugün 80. kuruluş yıldönümünü kutluyor. Bu münasebetle dün, Takvim gazetesi olarak kendisini ziyarete gittik. İş Bankası'nın Levent'teki gökdeleninde bulunan Genel Müdürlük Binası'nın 37. katından, İstanbul bir başka güzeldi. 37. kattan Boğaz'ı seyrederken; İş Bankası'nın 80 yılda katettiği mesafe, gözlerimin önünden bir şerit gibi geçti. Benim için en anlamlı yanı, bulunduğumuz binanın yapılması kararının altında, dönemin İş Bankası Yönetim Kurulu Üyesi olarak benim de imzamın olmasıydı. Ersin Özince ile hem İş Bankası'nı, hem de bankacılık sektörünü konuştuk. Özince, "Olağanüstü dönemlerde bazı olaylar gereğinden fazla abartılıyor. Sanki bu konu çözülünce, ülkenin tüm sorunları aşılır gibi, kamuoyu yanlış yönlendiriliyor" deyip, kredi kartları üzerinde yoğunlaşan spekülasyonları gündeme getiriyor. "Kredi kartlarının pazarlama biçiminde bazı aksaklıkların olduğu doğrudur. Bu aksaklık, mevcut yasal zeminde idari kararlarla aşılabilir. Bu yolu seçeceğimize, kalkıp yasal değişiklik gibi sık sık başvurulmaması gereken yollara başvuruyoruz. Dünyanın hiçbir yerinde kanunlar, yönetmelikler gibi detayla doldurulmaz. Yasalar, konunun çerçevesini belirler. Ortaya çıkan çerçeveye göre de uygulama esasları yönetmelik, tebliğ ve tüzüklerle belirlenir. Biz ne yapıyoruz. Konu, gündeme geldiği için abartıyoruz ve onun üzerinde yoğunlaşıyoruz. Kredi kartlarında bir yanlışlık varsa, bunu mevcut koşullarla çözmek mümkün. Fakat biz bu yol yerine daha uzun ve tehlikeli bir yol seçiyoruz. Bu sefer daha fazla sıkıp başka sorunların ortaya çıkmasından endişe ediyorum" diyor. Bence Özince, bu konuda haklıdır. Mevcut yasalarla bu konunun aşılması mümkündür. Kartla ilgili eleştiriler arasında, taksitlendirme gündeme getiriliyor. Özince, bunun kredi kuruluşları yasasında düzenlemeye tabi tutulmasının sakıncalı olduğunu, konunun bankacılık sektörünün de görüşü alınarak, Sanayi Bakanlığı'nca "Taksitli Alışverişler" adı altında bir düzenleme ile çözülmesinin daha yararlı olduğunu belirtti. Özince'ye İtalyanlar'la ortak oldukları AVEA'yı soruyor ve Telekom ile ilgilenip ilgilenmeyeceklerini öğrenmek istiyoruz. Özince, "Telekomünikasyon işine girdiğimizde koşullar farklıydı. Bugün aynı koşullar yok. Biz AVEA'nın mevcut yapısında, iki güçlü operatör şirketinin küçük ortağıyız. Bu şekilde de kalabiliriz. Zaman içinde payımızı düşürebiliriz de..." diyor. Özince, İş Bankası'nda geleceğe dönük olarak yeni bir yapılandırma düşündüklerini, buna göre; bankacılık ve yan kolları bir tarafta, sanayi kuruluşlarını da diğer tarafta olmak üzere, ayrı organize etmek istediklerini belirtiyor. Bazı küçük iştirakleri de elden çıkartabileceklerini söylüyor. Özince, İş Bankası'nın hedefleri arasında özelleştirme ile ilgilenmenin bulunmadığını belirterek, "Ancak, sanayi kesimindeki şirketlerimizin zamanla böyle düşünceleri olabilir. O da o iştiraklerinin ilgi alanı içinde olur" diyor. Özince, Yapı Kredi Bankası'nın satın alınması ile ilgili haberlerden rahatsızlık duyduğunu da dile getiriyor. Yapı Kredi Bankası'nın köklü ve güçlü bir banka olduğunun, böyle güzide bir bankanın isminin bu şekilde piyasada dolaşmasının yanlış olduğunun, o bankaya haksızlık edildiğinin altını çiziyor ve ekliyor: "Yapı Kredi Bankası'nı biz alsak ne olur, almasak ne olur? Alırsak da almazsak da ne boyumuz uzar, ne de kısalır." Özince, Türkiye'de bankacılık sisteminin iyi noktada bulunduğunun ve hedeflerinin sektörde büyümek olduğunun da altını çiziyor. Ancak bazen kamu bankaları lehine haksız rekabet yaratabilecek düzenlemeler yapıldığını, bunun da büyük haksızlık yarattığını söylüyor. Özince, buna rağmen İş Bankası'nın çalışma azmi sürekli artan bir banka olduğunu belirtiyor.