Hükümet de, sanayici de, ihracatçı da bir rehavete kapılmış gidiyordu. Öyle ya, işler iyiyse kaygılanacak ne vardı ki? Üretim ve satışlar artmış, büyüme hızlanmış, ihracat rekor düzeye ulaşmıştı. Gerçi dış ticaret açığımız artıyordu ama olsundu. Nasıl olsa bu hızlı büyüme karşısında o da kapanırdı. Ama birden kötü bir sürprizle karşılaşıldı. Dünyada petrol yangını başladı. Yılbaşında 27 dolar düzeyinde olan petrolün varili, önce 30 doları sonra da 40 doları aştı. Geçtiğimiz hafta 50 dolara yaklaştı. Fiyatlar yeniden 46 doların altına indi ama, tüm dünya ve Türkiye istim üstünde. Çünkü petrol fiyatlarının 40 doların üstünde kalması, dünya ekonomileri için bir felaket olacak. Ekonomik durgunluk başlayacak, ticaret hacmi daralacak. İşte bu beklenti nedeniyle, Türk iş dünyası da hesaplarını yeniden yapıyor. Üretim ve maliyet hesaplarını yeniden gözden geçiriyorlar. Petrol fiyatlarındaki yükselmenin ülkemize yıllık maliyeti, daha şimdiden 2.5 milyar doları bulmuş durumda. "İş uzarsa, daha neler olabilir?" derseniz... Size gündemdeki senaryoları sıralayayım. Bir kez, döviz fiyatları tırmanışa geçebilir. Sonbahar aylarında enflasyonun yükselme ihtimali de çok fazla. Bu durumda faizler de yükselişe geçecektir. Ulaştırma sektörü ile başlayan zamlar, sanayi ürün maliyetlerinin artmasına kadar uzayacaktır. Derim ki, şu sıralarda büyük borçlanmalara gitmeyin. Kredi kartlarınızı disiplin altında tutun. Bankalardan tüketici kredisi almak için acele etmeyin. Ortalık durulana kadar biraz bekleyin. İş dünyasının hesabını-kitabını yeniden yapması, bu tedirgin bekleyiş nedeniyledir. Ancak, biraz da bardağın dolu tarafından bakalım. Uzmanlara göre, petrol fiyatlarının bu düzeyde kalmasına başta Amerika olmak üzere "baba ülkeler" izin vermeyecektir. Üretimi artırmaları konusunda OPEC üyelerine olan baskıyı artıracaklardır. Bu baskılar çoktan başladı bile.