Toplam 39 yurttaşımızın can verdiği tren kazasının TBMM'deki görüşmelerini de "iyi giden iktidarın nazara gelmesine" bağlayıp oldu bittiye getiren AKP iktidarının rahat nefes aldığını söylemek mümkün. Kazadan sonra "İstifa var mı?" sorusuna "Haddinizi bilin" cevabını veren Başbakanımız, muhalefetin çabasıyla toplanan Meclis'e "Tatilinizi yapın" mesajı verdi. Böylece, acele giderken ecele gittiği anlaşılan trenle ilgili bir raunt daha geride kaldı. Şimdi, 15 gün geriye gidip, iktidarın emriyle hızlandırılmış trenin Pamukova'daki son durağından yaralı olarak kurtulan yolcuların "ibretlik" sözlerine kulak verelim. Kazadan yaralı kurtulan İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak Mühendisliği Bölümü ikinci sınıf öğrencisi Tevfik Uyar'ın Sabah'ta yer alan sözleri, hayat dersi ile doluydu. İlk defa hızlandırılmış trene binip Eskişehir'deki ailesini görmeye giden delikanlı, kazadan sonra tedavisi sırasında konuştuğu Başbakan Erdoğan'a "Fransa'ya uçak satmadan ölmeyeceğini" söylemiş ve şöyle demişti: "Kaza günü, kız arkadaşımla da buluşacaktım. Ona daha çok vakit ayırmak için hızlandırılmış trene binmiştim. Trende Fransızca çalışıyordum ve bir anda trenin döndüğünü hissettim. Trenin devrileceğini anladım. İnanılmaz bir gürültü koptu, camlar patladı. Devrildikten sonra ortalığı önce derin bir sessizlik, sonra feryatlar kapladı. Beni bir TIR'a bindirip hastaneye getirdiler. Kütüphaneden ödünç aldığım iki "linear cebir" kitabını da kaybettim. Geri veremeyeceğim için çok üzgünüm."
Müthiş bir zeka örneği Acele giden trenden mucizevi şekilde kurtulan Türk çocuğunun anlattıklarına bakın! Daha kazanın şokunu bile atlatmadan ne ince mesajlar veriyor! Aynı kazada eşini kaybeden Mualla Kurumlu, "Başbakanım, duy sesimizi... O tren kötüydü, hızlı sefer yapamazdı. Kocam öldü" diye bağırıp öfkesini harmanlarken, üniversite öğrencisi Tevfik, kıldan ince mesajlar vermişti. Bu mesajda ideal vardı, aşk vardı, sadakat vardı, saygı vardı. Hatta; pozitif hırs ve ahlaktan oluşan müthiş bir zeka da vardı. Eğitiminden ötürü Fransa gibi uçak sanayiinde mesafe almış bir ülkeye uçak satma idealini "Bu ülkeye uçak satmadan ölmeyeceğim" iddiası ile ecelde burun buruna kaldıktan sonra bile haykırabilecek kadar inançlı, kız arkadaşına daha fazla zaman ayırabilmek için rüzgarla yarışacak dolu dolu sevdalı bir genç... Kütüphaneden aldığı kitapların derdine düşüp sorumluluk örneği veren bir genç... Nice acıdan İlahi Takdir ile nice destanlar çıktığı gibi, ecel treninden de böylesi sarsılmaz ideal ve aşklar çıktı. Trenin makinisti ile şefi, cezaevinde başka sorumluların adına kefalet öderken, Azrail'in aramızdaki işbirlikçilerine ithaf olunur.