Büyük bir yarışın yaşandığı dünyamızda, ara skoru kadar önemli başka bir şeyin olmadığını anlamınız gerekir. Utah Üniversitesi'nde öğrenciyken, UCLA'ya karşı bir futbol maçı yaptık. Maçtan önce, antrenörümüz yanımıza geldi ve bize şunları söyledi: "UCLA, bu maçı kazanmamalı. Eğer inanırsanız, kazanırsınız. Yalnızca kendinize güvenin, yeter. Kazanacağız!" Maç başladı. Top önce bize geçti, ama çok geçmeden onlara kaptırdık. Onları durdurma sırası bu kez bize gelmişti. Tam önümdeki oyuncu o kadar iri yarıydı ki, olan biteni bacaklarının arasından görebiliyordum. Topu ele geçirdiğinde bana o kadar hızlı vurdu ki, kaskım başımdan fırladı. Canımın acısından ağlarken, antrenörümüzün bize yalan söylediğini düşündüm. UCLA'nın kazanması gerekiyordu ve ben maçı terk etmeliydim. Kafamdan bunlar geçerken, saha dışına doğru yürümeye başladım. Fakat antrenör beni sahaya itti. Nasıl oldu anlamadım ama, ilk çeyreği biz aldık. Ona kazara çarptığımı itiraf etmeliyim ama, onu yere düşürdüm ve biz puan aldık. Topu elinden kaçırınca, bizim takım kendisini toparladı. Sayı yaptık. Onları sersemletmiştik. 2 sayı daha yaptık. Ara skorumuz 19-0'dı. Fakat maçı sonunda 29-19 kaybettik. Bir başka seferinde Oklahoma Üniversitesi'ne karşı oynuyorduk. Maçın ilk dakikasında 7-0 öne geçmiştik. Onları yeniyorduk, ama ne olduysa son 59 dakikada oldu ve maçı 63-7 kaybettik. Arizona Üniversitesi'yle yaptığımız bir başka maçta maç arası verildiğinde 21-0 mağluptuk. 3. çeyreğin sonunda ise artık maçı 27-0 kaybediyorduk. Fakat, bu kez kazandık. Hem de maçın son saniyelerinde 28-27 bir sonuçla! Jim McMahon'un BYU takımını da yendik. Yarıda maçı kaybediyorduk, ama son saniyede maçı 23-22 biz aldık. Buradan nasıl bir sonuç çıkarabiliriz? Maç arasında önde olan takımlar bir karara varmak durumundadır. Ya kazanmak için çaba harcayacaklar ya da risk almaktan vazgeçip, geçmiş başarılarının tadını çıkararak, "maçı kaybetmemek" için oynamaya başlayacaklardır. Maçı kaybetmemek için oynadığımız zaman, saldırgan bir biçimde savunmadan vazgeçer, savunmacı bir dikkat harcarız yalnızca. İşte o zaman en başta bize yarışma heyecanını veren istek yok olmuştur. Bir de, "Odaklan ve bitir" şeklinde oynamak vardır. "Kazanmaya odaklan" yaklaşımı, "Şimdi önemli olan budur" anlamına gelir. Başarılı satış müdürleri, bunu satış yapan herkese öğretir. Barşarılı anne-babalar, çocuklarına şunları öğretir: "Eğer bir iş yapmaya değiyorsa, doğru yapılması gerekir" ve "Bir iş başlamaya değiyorsa, bitirmeye de değer." İster iş yılınızı, ister yaşamınızı yarılamış olun, her ne iş yapıyorsanız ve her neredeyseniz, yarım bırakmayın. "Ara skor"unuzun ötesini görmeye çalışın. Kazanmanın tek yolu, sonuna dek sabretmektir. Kaynak: Tavuk Suyuna Çorba
Kim atlayacak?
İİçinde bulunduğumuz durumları her zaman kendimiz seçemeyiz, ama nasıl başedeceğimize kendimiz karar verebiliriz. Önemli olan, yalnızca başımıza gelen şey değil, o durumda ne yapacağımızdır. Çok varlıklı bir işadamı, çalışanlarını yıl sonu kutlaması yapmak üzere görkemli evine davet etmiş. Çalışanlarından en cesur ve en sadık olanı anlamak için de bahçesindeki havuzu timsahlarla doldurmuş. Yemekten sonra hepsini içinde timsahların bir aşağı bir yukarı yüzdüğü havuzun kenarına çağırmış. "İçinizde en sadık kim?" diye sormuş. "Suya kim dalıp, havuzu yüzerek bir uçtan diğerine geçebilir?" Bunu başaracak olana da, 10 bin dolarlık bir ikramiye vereceğini açıklamış. Fakat kimse yerinden kıpırdamamış. Adam bu kez ikramiyeyi 20 bin dolara çıkartmış. Birden havuza birinin atladığını duymuşlar. Ofiste çalışanlardan biri suya atlamış ve yüzmeye başlamış, timsahlar da topuklarındaymış. Sadık eleman havuzun diğer ucundaki merdivene tutunup, kendisini güvenli bir şekilde yukarı çekmiş. "Bravo!" demiş işadamı. "En yürekli, en sadık çalışanım sensin. Kimse bunu başaramadı bugüne kadar. Bunu nasıl yaptın?" Giysilerinden sular süzülen adam, "Nasıl mı yaptım? Yalnızca beni kimin ittiğini görmek istiyorum!" İster itilelim, ister kendi isteğimizle atlayalım, önemli olan başımıza ne geldiği değil, bu sorunla nasıl başa çıktığımızdır. Unutmayın, sorumlu olmadığınız tek şey, sorumlu olup olmadığımızdır!.. Kaynak: Tavuk Suyuna Çorba BİTTİ