Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Yaşam | Spor | Televizyon | Papatya | Astroloji | Ana Sayfa 20 Temmuz 2004

Günün Öyküsü



Sirk

Küçükken bir gün, sirke bilet almak için babamla birlikte sırada bekliyorduk. Sonunda bilet gişesi ile aramızda yalnızca bir aile kalmıştı. Hepsi de 12 yaşından küçük, 8 çocukları vardı. Çok paraları olmadığı belliydi. Giysileri eski ama temizdi ve çok uslulardı. İkişer ikişer elele tutuşmuş, anne babalarının arkasında sırada bekliyorlardı. O gece görecekleri palyaçolar, filler ve diğer şeyler hakkında heyecan içinde birbirleriyle konuşuyorlardı. Hayatlarında ilk kez sirke gideceklerini anladım. Bu, onların kısa yaşamlarındaki en önemli olaylardan biri olacaktı. Sıranın başında anne ve baba, kendileriyle gurur duyuyorlardı. Kadın eşine, "Sen benim parlak zırhlı şövalyemsin" der gibi bakıyor, adam da "Evet öyleyim" der gibi gülümsüyordu. Biletçi kadın, adama kaç bilet istediğini sordu. Adam gururla, 8 çocuk, 2 büyük lütfen" dedi. Biletçi, biletlerin fiyatını söyleyince, kadın adamın elini bıraktı, başını önüne eğdi. Adamın da dudakları titremeye başlamıştı. Biletçiye biraz yaklaşıp sordu: "Ne kadar dediniz?" dediniz?" Biletçi fiyatı yineledi. Adamın cebinde o kadar parası yoktu. Çocuklarına dönüp, onlara sirke götürecek kadar parası olmadığını nasıl söyleyebilirdi ki? Olanları gören babam, cebinden 20 dolarlık bir banknot çıkarttı ve parayı yere attı. Aslında hiç zengin sayılmazdık. Neyse, sonra babam eğildi, parayı aldı, adamın omuzuna dokundu ve "Afedersiniz, bu sizden düştü" dedi. Adam olanları anlamıştı. Yardm dilenmiyordu, ama parayı ümitsiz, acı ve utanç verici bu koşullar altında kabul etti. Babamın gözlerinin içine baktı, elini iki elinin arasına aldı ve hafifçe sıktı. Yanağından bir damla gözyaşı süzülürken, "Teşekkür ederim, çok teşekkür ederim. Bana ve aileme dünyaları verdiniz" dedi. Babamla birlikte, arabaya dönüp evimize gitik. O gece sirke gitmedik ama, sirke gitmeden de yaşabilirdik... Etkili önderliğin, yöneticiliğin, anne babalığın, öğretmenliğin ve çalıştırıcılığın sırrı, kimin haklı olduğunun, neyin doğru olduğu kadar önemli olmadığıdır. Karşılaştığımız herkesi onları gördüğümüz andakinden daha iyi durumda bırakmaya yoğunlaşırsak, çok şey başarmış oluruz. Kaynak: Tavuk Suyuna Çorba

Hüzünlü bir veda

Tatil dönemiydi; Şükran Günü ve yılbaşına çok az kalmıştı. O sırada babam, kanserle mücadele ediyordu, çok hastaydı. Yılbaşında onun yanımızda olamayacağı korkusuyla, bu yılı onun için çok özel bir yıl yapmak istiyordum. Onun için en güzel armağanın kendi ellerimle yapacağım büyük bir salon saati olacağına karar verdim. Bunu her zaman istemiş, ama bir türlü alamamıştı. O zamana dek bu denli karmaşık hiçbir şey yapmamış olmama karşın, bunun hem babamın benimle gurur duymasını sağlayacağını, hem de ona çok değerli bir şey vermiş olacağımı düşünüyordum. Çok güzel bir demonte saat aldım ve zamanımı bu zorlu işle geçirmeye başladım. Her gün işten sonra ağabeyimin evine gidiyor ve gizli gizli saati monte etmek için çalışıyordum. Tek başıma haftada 6 gün, günde 3 saat karmaşık yönergeleri anlamaya çalıştım. Saat şekillenmeye başladıkça, sabırsızlığım ve heyecanım artıyordu. Kendimle gerçekten gurur duyuyordum ve babamın bu şaheserin paketini açtığı zaman, ne kadar şaşıracağını ve sevineceğini gözümde canlandırmadan edemiyordum. 10 Ekim'de saati tamamladım ve üzerine büyük kırmızı bir fiyonk bağladım. Armağan, birkaç ay sonra Noel'de verilmeye hazırdı. Ertesi sabah, kısa bir süreliğine Washington'a gittim. 2 gün sonra sabah saatlerinde otel odamın telefonu çaldı. Arayan ağabeyimdi. Telefonda ağlıyordu. "Babam öldü!" dedi. O yılbaşı benim için çok hüzünlü ve kötü bir yılbaşı oldu. Annem muhteşem bir yılbaşı ağacı hazırlamıştı, ağacın altında bir sürü armağan vardı. 63 saat uğraşarak yaptığım büyük saat, oturma odasının köşesinde duruyordu. Ama babam yoktu! Armağanların hiçbir anlamı kalmamıştı ve babamı yitirdiğim için saat de artık bir hiçti!.. Şimdi o saatle o kadar uzun zaman uğraştığım için pişman olmadığım bir tek gün geçmiyor. O en kutsal son saatleri, 63 saatin hepsini babamın yanında geçirmeliydim diye düşünüyorum. Ne kadar da aptalmışım ki, onu bir "saat" in mutlu edeceğini düşünmüştüm. İnsanları mutlu eden nesneler değildir. İnsanları mutlu eden, sevdikleriyle birlikte geçirdikleri zamanlardır!.. Kaynak: Tavuk Suyuna Çorba BİTTİ




DİĞER GÜNCEL HABERLERİ
Magandaya 36 yılTopu için ölüyordu
İyilik yaptı dayak yediÇeteyi çökertti
Göğsümüzü kabarttıArabadan traktör yaptı
Macar dansçılar büyüledi'Allahım ben ne yaptım'
Fidyecilere şok operasyon102 milyar lira devretti
Eski MİT'çi Meral serbest kaldıSuç rekoru İstanbul'da
Frengiden ölmüşZeka küpü minikler
Güne BAKIŞAlt yazı
Güne BAKIŞ.Vatandaş Yazıyor
EKONOMİ
Faiz Faiz %7 olmalı'
Bakan Unakıtan, reel faizlerin yüzde 15 seviyesinde kaldığını...
Korkutan fatura
Trende Türkiye fuarı!
Telsim'e yabancılar talip!
'Cömert' bereket getirecek!
Ekmeğe sabit gram
Garanti elektrik işine giriyor
YAŞAM
Yakıştı Yakıştı mı Nez?
Daha önce Aşkın Nur Yengi'nin sevgilisini elinden alan seksi şarkıcı,...
Aşka tercüman oldum
Özcan'ı mest etti!
Aslan Çağla'nın Peşinde
Yalnız güzel
Formunu koruyor...
Tuba-Cem kafaları karıştırdı
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
HAVA DURUMU
ISTANBUL - Par. Bul. 26 C,Par. Bul. 18 C
ANKARA - Par. Bul. 25 C,Par. Bul. 9 C
IZMİR - Par. Bul. 35 C,Açık 19 C
ANTALYA - Par. Bul. 29 C,Açık 19 C
ADANA - Par. Bul. 32 C,Par. Bul. 22 C
EKONOMİ
IMKB E: 18,945 D:% -1.11
DOLAR S: 1,430,000 D:% -0.07
EURO S: 1,774,000 D:% -0.23
AKTÜEL
GÜNE BAKIŞ
SPOR
GÜNCEL
     
  Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Yaşam | Spor | Televizyon | Papatya | Astroloji | Ana Sayfa
     
     
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm haklari saklidir.
MERKEZ GAZETE DERGI BASIM YAYINCILIK SANAYI VE TICARET A.S.