Bugün Fransa'ya gidecek olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ekinlik Adası'ndaki tatili sırasında geçtiği Erdek ilçesinde vatandaşlara hitap ederken şöyle diyor: "Bizi birbirimize düşürmek isteyenlere fırsat vermeyeceğiz. Terörü asla aramıza sokmayacağız. Bu ülkede, Türk'ü ve Kürdü ile, Lazıyla, Çerkeziyle, Gürcüsüyle, Abhazasıyla, ne olursa olsun bizim ortak paydamız var. Hepimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız" Sayın Başbakan bu sözleri sarfederken ülkemizin iki ayrı köşesinde bölücü teröristlerin şehit ettiği iki Mehmetçik'in cenazeleri defnediliyor ve ağıtlar yakılıyordu. Eruh'ta şehit düşen uzman çavuş ile bir er, memleketlerinde toprağa verilirken çavuşun gencecik eşi haykırıyordu: "Bu kahpeliklerin intikamı alınmadan huzur bulamam. Eşimin silahını saklayacağım ve eğer yere düşen kanının hesabı sorulmazsa, o silahı oğlumuz büyüdüğünde ona verip babasının hesabını sorduracağım. Bu, bizim için görev olacak" Çorum ve Adıyaman'daki cenazelere katılan binlerce insan, ailelerin bu feryatlarına ortak olup bölücü terörü lanetlerken, Başbakan Erdek'teki vatandaşlara "Birbirimize düşmeyeceğiz" diyerek moral veriyor ve vatandaşlık üzerinden birlikteliğimize işaret ediyordu. Yine aynı gün, Güneydoğu'da devam eden mitinglerden biri Mardin'in Savur ilçesinde yapılıyor ve 16 siyasi parti ile sivil toplum kuruluşunun temsilcilerinin önderliğindeki Savurlular, "Her türlü terörün karşısındayız. Ülkemizi kimse oyunlarına alet edemez. Herkes hesabını iyi yapsın" mesajlarını veriyordu. Savurlular adına konuşan Ensari Kavak, "Terör belasından kurtulduk" derken son günlerde başta bölge olmak üzere Türkiye'yi kargaşaya çekmeye çalışan güçlerin yeniden atağa geçmek niyetinde olduğunu söylemişti. Bölücüleri halkla karıştırmayın Halkımız bu kadar dikkatli, kararlı, hassas ve "Birlikteliğin" özüne uygun davranırken, Van'dan Batman'a, Şırnak'tan Diyarbakır'a kadar her yerde PKK/KADEK'i mitinglerle lanetlerken "Devlet" sorumluluğunu taşıyanlar da doğrudan terörü ve teröristleri hedef almalılar. Başta bölgedeki insanlarımız olmak üzere, milletimiz zaten birlikteliğini yansıtıyor. Herkes Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin vatandaşı olma şuuruyla "Millet" olma erdeminin gereğini yerine getiriyor. Birbirimize olan sevgi ve kardeşlik duygularının yoğunlaşması ve pekişmesinde endişemiz bulunmuyor. Dolayısıyla "Türk'ü, Kürdü, Lazı, Çerkezi, Gürcüsü, Abhazı" gibi sıradan bakışlarla "Birlikteliklere vurgu yapmak" önem arzetmiyor. Asıl ortak paydamız, ay-yıldızlı bayrağımızın altında, üst kimliğimiz olan "Türk" gerçeğine -mensubiyet şuuruyla da olsa-sahiplenmektir. Ne Erdek'te, ne de Diyarbakır'da veya vatanımızın herhangi bir köşesinde tersini düşünen vatandaşımız olmadığına göre bölücü zihniyet ile halk karıştırılmamalıdır. Bu ülkenin bütün vatandaşları (Anayasal hak sahibi) olmaktan ziyade vatan coğrafyasının ortak sahibidir. Yani tapu hepimizindir.