Gazetemizin değerli okurları... TAKVİM, yaklaşık 1.5 yıl önce başladığı gelişim ve yükseliş maratonunu soluksuz sürdürüyor... Türkiye'nin en büyük 4'üncü gazetesi olduk ve yerimizi sarsılmaz bir şekilde sağlamlaştırdık... Bu gelişim reklam gelirlerimize de yansıdı... Promosyonsuz, yüzbinlerce dolar harcamadan, çok geniş kadrolar kurmadan yaptığımız bu atılım, basın dünyasında bir devrim niteliği taşımaktadır... Rakip gazetelerin yöneticilerinin ve sahiplerinin toplantılarda, TAKVİM'e dikkat edin, Neden bu kadar satıyor? Bunda bişeyler var.. " diyerek talimatlar yağdırdığını biliyorum... Bana bu durum sorulduğunda cevabım şu oluyor: Bakmayla, incelemeyle olmaz. Çünkü ruh görülmez. TAKVİM'in ruhu var... Bu yüzden, işin kolayına kaçarak bizi birebir taklit ettiler... Haber tarzımız, mizanpajımız ve sayfalarımızın kopyalarını yapmaya çalıştılar... Ama değişmez kural işledi: Taklitler ancak asıllarını yüceltir... Tek bir okuyucumuzu alamadılar, alamayacaklarını da çok iyi biliyorum.. Önceki günkü net satışımız olan 318.139 rakamı bunun en büyük ispatıdır... Bu bizi gururlandırıyor, ancak şımartmıyor... Çok iyi yerlere geldik ama biliyoruz ki, bu noktaya gelmek kadar, bayrağı daha yukarı taşımak da önemlidir... Yukarıda da belirttiğim gibi, 318.139 rakamı bir mucizenin göstergesidir... TAKVİM'in tirajının yükseldiği gibi, düşeceğini sananlar yanıldılar... Anlayana TAKVİM'den alınacak çok ders var... Çünkü biz birçok şeyi ispatladık... * Basın dünyasında köşe başlarını tutmuş, çoğunun beyinleri alkolle uyuşmuş, "En iyi gazeteci benim. Ben olmazsam gazete batar" yalanına kendini inandırmış dinozorların devrinin kapandığını... Genç beyinlerin onlardan çok iyi olduğunu ispatladık... * Kelli felli yazarların patrondan para koparmak için, "Şu kadar okuyucum var. Hangi gazeteye gidersem gelirler" kasılmalarının kurusıkı atış olduğunu ispatladık... * İşadamından avanta alıp haberini yapan, magazin dünyasını haraca kesen, mütevazi maaşla (nasıl oluyorsa) lüks otomobillere binen rüşvetçi gazetecilerin değil, namuslu gazetecilerin halkın gözünde itibarlı olduğunu ispatladık... * Dün "Kara", bugün "Ak" diyen yanar döner, iktidar yalakası, vıcık vıcık yağ kokan gazetecilerin veya tam tersi muhalefet etmek için her şeye "tu kaka" diyen anlayışın çöktüğünü ispatladık... * Barlarda birbirlerini pohpohlayan, birbirlerine övgü dolu makale ve haber yazan, sonra da memleket kurtarmaya çalışan zavallı entellerin... Sırça köşklerde oturup fakirlik edebiyatı yapan yazarların vatandaşı asla kandıramadığını ispatladık... * Çalıştığı kurumun parasını mirasyedi gibi harcayan, güya haber için ballı seyahatlerde gezip, tozan, bol keseden yiyip içen gazetecilerin, gazetelerine tek kuruş fayda sağlamadığını ispatladık... * İçi saman gibi yüzlerce sayfa vermenin hiç yararı olmadığını, okuyucusunu önemseyen sağlam içerikli gazetelerin doğru yolda olduğunu ispatladık * Bütün bu gerçekleri bir türlü kabullenmeyip, "Türk insanı gazete okumaz" bahanesinin arkasına sığınanların da takkesini düşürdük... Gerçek emekçileri tenzih ederek, basın dünyasına verdiğimiz bu rahatsızlıklardan dolayı özür dilemiyoruz... Kokuşmuş anlayışı daha da rahatsız edeceğiz...
***
İyi günde, kötü günde hep bizimle beraber olan siz değerli okurlarıma şunu ifade etmek istiyorum... Bu gazetenin, hiçbir başka amacı olmadan, sadece sizin için hazırlandığını biliyorsunuz... Verdiğiniz destek bunun göstergesidir... Sizlerle kurduğumuz aile sıcaklığı ve çıkarsız sevgi bağı, en büyük onur kaynağımızdır... Sağolun, varolun... ...Ve huzurunuzda, gazeteciliğe gönül koymuş pırlanta gibi ekibime, desteğini daima hissettiğim Merkez Grubu'nun yöneticilerine teşekkür ediyorum...