Sayın Başbakanım! Size oy verirken, bizim için yeni bir hayat başlayacak sandık. Ne çok inandık, ne kolay aldandık. Siz, türban uğruna bizleri kurban etmekten ne zaman vazgeçeceksiniz? (Üniversiteli işsizlerden biri)
***
Ortada berbat bir gazetecilik var. İtibarını yitirmiş, her yanı buram buram yağ kokuyor. Bir ülkenin gazeteciliği tükenmişse, kalbi durmuş demektir. Acaba sizden mi korkuyorlar Başbakanım? Onlara eski cesaretlerini kazandırmak için bir şeyler yapamaz mısınız? (Mutlak bir gazete okuru)
***
Birbirimizi sevmek için, sizin kurallarınızın dışında bir gerçek yok mu? Kamusal alanda içki içilmesine karşıydınız da, kamusal alanda türbana neden karşı değilsiniz? Türban meselesi Erbakan'la başladı, sizinle sürüyor. İnsanlarımız arasında böyle bir ayrım yoktu. Şimdi bu nefret niye? Bu inadınız ve yanlışlarınızla, ülkemizi nereye taşımak istiyorsunuz? (Emekli bir öğretmen)
***
Sahip olduğunuz onca milletvekili size yetmedi de, fikirlerinden çark edenlere mi açtınız kapınızı? Şimdi iki milletvekili kazanmış olabilirsiniz ama, bizleri kaybettiniz. (Size oy veren biri)
***
Kamusal alana türbanı sokmak yerine, çalışma alanına bizleri sokmayı düşünemez misiniz Başbakanım? İş istiyoruz. Akşamları evimize elimiz boş dönerken çocuklarımızdan utanıyoruz. (Milyonlarca işsizden biri)
***
Meydanlarda söz verdiğiniz halde, size ve arkadaşlarınıza dokunulması neden yasak? ( Bir kader mahkumu)
***
Geçmiş hükümetlerde işleyen kural, sizin iktidarınızda da sürüyor. İşçi alımlarında parti rozetine ve AKP'li yakınlarına öncelik tanındığını görüyoruz. AKP'li değilim diye işsiz mi kalacağım? Bu mu adaletiniz? (Çalışmak isteyen bir genç)
***
İnandığı değerler için size karşı muhalefet eden gazetecilere mi saygı duyarsınız? Yoksa çıkarları için, saflarınıza geçen döneklere mi? (Bir vatandaş)