Her insanın hayatında, kendisine göre "girift" bilmeceler vardır. Bu bilmecelerle boğuşa boğuşa kimi zaman ömür tüketilir, kimi zaman da karanlıklardan aydınlıklara çıkılır. Ömür dediğimiz insan hayatında, "bireylerin" kendilerini ilgilendiren safhalar olduğu gibi, aile ve sosyal çevresi ile yaşadığı toplumun tümünü ilgilendiren safhalar da yer alır. İnsanın hareket kabiliyeti, sosyal ve ekonomik durumu ile (içinde ise) siyasi kariyeri, toplumu bir şekilde etkiler veya etki sahasında tutar. Bu tip bireylerden biri olan Cem Uzan adındaki işadamı-televizyon sahibi ve siyasetçi kimlikli varlıklı vatandaşımızı, herhalde hepimiz(!) tanırız. Bir şekilde izlemiş ve yaşantısından düşündüklerine kadar birçok alanda "ilgi hanemizde" yer vermişizdir. Son günlerde gazetelerde yer alan bir haberde, Uzan'ın Kasım'da askere alınacağı, yurt dışında çalıştığına dair sahte evrak düzenleyerek 2 ay dövizle askerlik yapmasının kabul edilmediği belirtiliyor. Neticede yeniden silah altına alınarak askerlik görevini yapacağı anlaşılan Cem Uzan'ın hayatı ve yaşadıkları herkes için derin ibretlerle dolu... Yaşadıkları kendi iradesidir Bu ibretler manzumesine, sıradan "kader"ci anlayışla bakmamalıyız. Kaderi şekillendiren ve yaptırıma dönüştüren Cem Uzan'ın ta kendisi olduğu için "Allah'ın takdiri" diyerek böylesine anlamlı ve ibretlik bir örneği gözardı etmemeliyiz. Yüce Allah, yapılacak ve olacakları bildiği için Cem Uzan'ın kader çizgisini belirlemiş, neticede yaratılan olarak her şeyi -başına ne geldi ise-, Cem Uzan'ın kendi iradesi şekillendirmiştir. Ülkemizin hatırı sayılır varlıklı kesimi içinde yer alan, elindeki imkanları akıl almaz biçimde arzu ve istekleri çerçevesinde bir tür "silaha" dönüştüren ve yaşı itibarıyle "genç" de sayılabilecek bu yetenekli şöhretin geldiği nokta; sıfıra sıfır, elde var sıfır noktasıdır. Parası-pulu, şanı-şöhreti olabilir ama, son dönemde yaşadıkları dikkate alındığında, Cem Uzan'ın "sosyal ve siyasi" durumu dün ile mukayese edilemeyecek kadar farklıdır. En büyük düşman nefistir Bu itibarla diyeceğimiz o ki, herkes toplum hayatında sorumluluğunu bilmeli, halkımızın çok güzel ifade ettiği gibi boyundan büyük işlere kalkışmamalıdır. Hele hele kişisel imkan ve becerilerini, karşısındakilerin duygu ve düşüncelerini istismar ederek farklı atraksiyonlara dönüştürenler, kendilerine çeki düzen vermelidir. İnsan hayatında en büyük düşman, kişinin kendi nefsidir. İhtiraslarına gem vuramayan, aklı ve mantığını hayra kullanamayan kim olursa olsun, akıbeti üzüntü verici oluyor. Dolayısıyla, nefislerini terbiye etmesini bilmiş olanlar, böylesine büyük fırtınalara yakalanmıyor. Seçim öncesi kurduğu parti ile kendi adrenalini yükselten ve bundan büyük zevk aldığı gözlenen Cem Uzan, hassas süreçten geçen Türkiyemiz'in ve sıkıntılı milletimizin siyasi geleceğini akıl almaz şekilde değiştirip, birinci derecede rol oynadı. O, bir ülkenin ve milletin kaderini yönlendirirken, kendi kaderini de yönlendirdiğini bilemedi. Allah taksiratını affetsin.