Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Yaşam | Spor | Televizyon | Papatya | Astroloji | Ana Sayfa 07 Temmuz 2004

Bura Bodrum..

Na vallah, na billah, garibim Çorum'umuzun adı boşuna çıkmış.. Hani söylenir ya, "Burası Çorum../Gelene de korum../Gidene de korum.." diye.
Abi Çorum ne ile koyacak? Leblebi ile mi? O laf değiştirilmeli ve doğrusu söylenmeli, "Burası Bodrum../Gelene de korum../Gidene de korum.." diye..
Çünküm şundan ki: Cumartesi sabah sabah, SABAH'ı açtım.. İkinci sayfada Şengül Balıksırtı'nın röportajı.. Okudum ve..
"Yok devenin başı.. Hem yuf, hem oha!" demekten kendimi alamadım..
Şengül Balıksırtı, Bodrum'a dair yazıyor ve anlatıyordu, aynen aşağıda olduğunca:
"Bodrum'dan bir arkadaşım aradı.. 10 kişi yemeğe gitmişler, 1.5 milyar hesap gelmiş.. 'Meblağ neden bu kadar yüksek?' diye bakmışlar.. Hesapta 1 porsiyon enginarın karşısında 50 milyon lira yazdığını görmüşler.. (Mönüde fiyatı 20 milyon liraymış..) Yani her mekan, istediği fiyatı yazıyor. Müşteri görürse ne ala.. Ya göremezse?
Türkbükü'nde 1 şişe viski 300 milyon lira.. Butik otel hizmeti veren 12 metrekare bir oda 250 euro ..."

***

Ben de hem Bodrum, hem Marmaris'te olan tanışlarımla konuşuyorum.. Bana oraların boş olduğunu söylüyorlar genellikle.. Antalya dolu ama, Bodrum ile Marmaris ııhh..
Gazetelerde, TV'lerde Bodrum'dan "et manzaları" hep bildik, alıştık türden kasaphane mostralıkları.. Hep aynı, "İndim bindim kumandanım../Yoktur bir vukuatım.." o aşinası olduğumuz tiplerin, türlerin manzaları..
Bu yaz İstanbul gözünü açtı.. Genelde, meskunları kendi kentlerinde yazları geçirmeyi yeğlediler gibime gelir..

Tatil için İstanbul..

Biraz eski tarihlerde bırakın İstanbullular'ın tatil yapmak için başka yerlere gitmelerini, Türkiye İstanbul'a gelirdi üç-beş günlüğüne olsa bile, onu görmeye, onunla vakit geçirmeye..
Taşra kentlerinde "Falanlar, filanlar bu yaz İstanbul'a gidiyorlar.." laflarının ardında yaman bir kıskançlık duygusu, bir gıpta yatardı ama, ülke insanlarının değil İstanbul'a göç etmek, onu akıllarından bile geçirmedikleri bir zamanlardı.. Herkesler kendi yerlerinde, kendi evleri, kendi bahçeleri, kendi işlerinde, kendi komşularıyla yaşarlardı ve bulundukları yerleri terk etmeye niyet bile etmezlerdi..
İnsanlar yaz aylarında birkaç gün, ya da haftalığına İstanbul'a gelirlerdi ve bu onlara yeter de artardı bile.. İstanbul'a gidiş-geliş anlatıları ise yıllar boyu sürerdi..
İstanbul'a gelinirdi de, kısa sürede dönmek üzere.. İstanbul yahşiliğine yahşiydi de, gel gör ki alıcı kuşluğu da o zamanlarda da zalimdi hani.. Taşra ahalisi, bunu en azından duyumsarlar ve ondan uzak durmayı yeğlerlerdi çoğu zamanlar..
İstanbul, İstanbul'luluğunu, yaban yabanlığını bilir, bunu da rahatlıkla kabullenirdi..
Her taş yerinde ağırdı ve o zamanın insanları bunun farkındaydılar..
Anadolu insanı, "Benim şehrim..", "Benim kasabam, köyüm.." der, yaşadığı yere toz kondurmazdı..
İstanbul, gerçeğinden çok, filmlerde daha güzel ve hiç zahmetsizdi.. Zalimliği, zulmü içine girinceydi..
Orası, ta uzaklarda, çok uzaklarda bir düş kentti ve duyduklarınca İstanbul'da devamlı yaşamak fena müşküldü, onu bilmeyenler için.. Hemi de hep dışlanma olasılığı çok fazla..
Dengi sırtına vurup, bavulu kapan yollara düşmezdi öyle kolay ve "İstanbul, İstanbul.." diye sayıklaya sayıklaya..
Tramvaylar, vapurlar, kalabalıklar rüyalarda daha hoş ve tehlikesizdiler..
Ama süreç içinde bir tufan.. Yolları tıkayan bir göç.. Ve de şimdiki ondan kaçma halları..
Neyse.. Biz Bodrum'a dönelim.. Hani enginarın porsiyonunun 50 milyona kakalandığı, o eskilerin süngerci kasabasına.. (Ula o ne enginarmış be.. Bahse girerim, içinde ne taze iç bakla, ne de arpacık soğanı vardır..)

Mavi Yolculuk..
Ben onu, Bodrum'u, ilk 1962'de bilmişimdir.. Deniz kenarında bir dağbaşı.. Küçücük ve de genelde sünger avcılarının yaşadıkları bir köylük yer..
Sonra bir "Mavi Yolculuk".. İkisine de rahmet olsun, Azra Erhat ve Sabahattin Eyüboğlu'nun o keşfi ve al sana Bodrum.. Tabii Cevat Şakir'in, Halikarnas Balıkçısı'nın yazdıkları ve anlatıları da..
Başlangıçta salapurya teknelerle, o cennet kıyılarda yapılan geziler.. Ve o gezilerin ilk istasyonu Bodrum.. Görülesi cennet kıyılar ve onlara sevdalı insanlar.. Zamanla her şey değişti.. Çoğunluk oraları gezmeye, görmeye değil, gezilmeye görülmeye gitti..
Ama bizler, yine de hep ve her zaman İstanbul'un kendi "Mavi Yolculuk"unu yeğledik..
Heheyttt bre!
O "Mavi Yolculuk", 40-45 yıl önceleri asıl İstanbul'da yapılırdı hemi de bir günlüğüne..
İstanbul'un insanlarına çektiği eski kıyaklar bitti ki, heyhat!
Eminönü'nden bindiğin küçük Boğaz vapurunun kıçında, maviyi höpürteden bir pervanenin üstünde, Kız Kulesi'ne temannahlar sarkıtaraktan, Salacak'ın gözlerinden öperekten, Yedi Tepeler'e "Baş-baş.."lar ederekten, martılarla konuşaraktan, uzatsan ellerini, yalılara dokunaraktan, vurdun mu kendini Sarıyer canibine al sana en ucuzundan İstanbul'la, onun deniziyle, kıyısıyla, mavisiyle, yan yana, koyun koyuna bir "Mavi Yolculuk"..
Ve keyfine kalmış.. Kendini istediğin yerde demirle.. Yani istediğin iskelede in.. Dediğim zamanlarda, Boğaz'ın iki yakası da iskelelerle dolu..
İster Arnavutköy'de çileğe takıl.. İster Çengelköy'de terli terli küçümencecik hıyarlara.. İster Beykoz'da kalkan ye; ya da taneleri baştan ayağa süt, mısır.. İster haşlanmışı, ister mangal üstü.. Hani canın çekerse paça çorbası da uyar.. Kanlıca'da yoğurt.. Sarıyer'de balığın envai çeşidi, canlı-canlı.. Canın börek ya da su muhallebisi isterse, onlar da orada..
Daha başka bir "Mavi Yolculuk" mu? Adalar ne güne duruyor?
Burgaz, Kınalı, Heybeli, Büyük.. Hepsinde ayrı bir tat, ayrı bir güzelleme..
Adalar yolculuklarında; şiirler, şarkılar, sevdalar ve sevdalılar..
Akşam gün batımına doğru kente dönmüşsen, vur kendini Köprüaltı'ndaki ve Haliç'e bakan yandaki Eşref Şefik'in meyhanesine.. Otur denizin adeta üstüne, buğulanmış bir rakı kadehiyle.. Fener'den, Balat'tan, Eyüp'ten gidip-gelen, bazıları yandan çarklı vapurları.. Huzur içinde, aheste-beste seyreden çatanaları, mavnaları seyreyle..
Seyreyle gülüm, Süleymaniye Camii'nin minareleri arasında batmakla olan güneşi ve içinden de olsa bağır bağırabildiğince "Yaşamak güzel şey be kardeşim.." diye..
Sonrası, paşa gölnünce ne istersen.. "Ay'a haber sal çıksın o gece.." "Görünsün şöyle gönlünce."

***

Dert etmeyin Bodrum falan diye.. İstanbul'un en kötüsü bile, on basar, laf ola beri gele hasretliğini çektiğiniz tonla yere..
Fax : 0212 2815840
GÜNCEL
Sıkıysa Sıkıysa 'gecekondur'
Yeni yasa tasarısı ile; gecekondu yapana, kaçak binaya su, elektrik,...
İnanılmaz ölüm
Düğüne özel beste
Aşçılar Anıtkabir'de
Duygusal rockçılar
Serinlemeyi abartmayalım
Doktorlar da yanılır!
SPOR
Emre Emre kapışması
Başta Fener ve Beşiktaş olmak üzere Milan, Arsenal ve Fiorentina,...
Fener Favori
Kluivert gözde
Çalışan asla kaybetmez!
Biz birlikte karar alırız
Tempoya alıştım
Ben işime bakarım
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
HAVA DURUMU
ISTANBUL - Par. Bul. 27 C,Par. Bul. 19 C
ANKARA - Par. Bul. 30 C,Par. Bul. 11 C
IZMİR - Par. Bul. 38 C,Par. Bul. 19 C
ANTALYA - Açık 34 C,Açık 22 C
ADANA - Par. Bul. 35 C,Par. Bul. 25 C
EKONOMİ
IMKB E: 18,297 D:% 0.32
DOLAR S: 1,445,000 D:% 0.14
EURO S: 1,785,000 D:% 0.85
AKTÜEL
GÜNE BAKIŞ
EKONOMİ
GÜNCEL
     
  Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Yaşam | Spor | Televizyon | Papatya | Astroloji | Ana Sayfa
     
     
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm haklari saklidir.
MERKEZ GAZETE DERGI BASIM YAYINCILIK SANAYI VE TICARET A.S.