Annem giyime, kuşama çok meraklıydı. Ben babama çekmişim, küçükken de, genç kızken de, bir pantolon, bir gömlekle aylarca dolaşırdım. Annem, kızkardeşim, ablam hepsi çok süslüydü. Belki de onun için sıkılıyordum. Benim merakım da ayakkabıydı... Hep dümdüz, rahat ayakkabılar satın alırdım kendime. Kardeşimle ortaklaşa giyerdik. Ayakkabılarım hep çok şık ve sağlam olurdu, söylemesi ayıp... Ama aşırıya kaçmazdım. Geçen gün bir magazin programında iki manken çok önemli bir tartışmaya parmak basmıştı hatırlarsanız. Ebru Destan'la, Nefise Karatay... Kimin daha çok ayakkabısı var, onu konuşuyorlardı.
***
Bizim muzip Okan Bayülgen de bunu kamera arkası yapmış. Ebru Destan birine "Tam 500 çift ayakkabım var" diyor, Nefise Karatay da karşı çıkıyor, "Yok canım senin o kadar ayakkabın yoktur" diye... Fesupanallah diye geçirdim içimden. Üstelik tartışma uzayıp gidiyor. Ebru, "Eee sayalım istersen, kahverengileri, mavileri", Nefise hala itiraz ediyor, "Yoktur canım o kadar ayakkabın" diye... Bomboş baktım evlatlarım televizyona... Kızlar memleket meselesini tartışıyormuş gibi ekranda bunları konuşuyor. Allahım akıl fikir ver yarabbim şu kullarına diye dua ettim içimden.
***
Okuyup, gezip, görmedikleri için bu kızların konuşacak birşeyleri yok diye düşündüm. Galiba haklıyım evlatlarım. Ekmeğe zam mı gelmiş, deprem mi olmuş, asgari ücretten vergi mi kesilmiş umurlarında değil dünya. Allah kimseyi boş işlerle uğraştırmak zorunda kalmasın çocuklarım...