Bir süre önce bu sütunda bölücü yayınlar başlığı ile yayınlanan yazımda, TRT'de başlatılan farklı dillerdeki yayınları eleştirmiştim. Sözkonusu yazıda Çerkesler'in de bir bölümünün bölücülük yaptıklarını, ancak diğer bir bölümünün milli birlikten yana, yurtsever kimseler olduklarını ve onları her zaman bağrımıza bastığımızı ifade etmiştim... Yazım, Çerkes kökenli yurttaşlarımızda olumsuz tepkilere ve burukluklara yol açmıştır. Kendileri ısrarla Çerkesler'in bütün halinde yurtsever ve milli birlikten yana olduklarını, aralarında bölücü bulunmadığını, yazının maksadını aştığını ifade ediyorlardı... Doğrusu bu tepkilerin böylesine milli birlikten yana bir nitelik taşıması beni hem sevindirmiş, hem de üzmüştü. Sevindirdi; Çerkes derneklerinin milli birlik konusunda böylesine duyarlı olmaları kıvanç vericiydi. Tabii yazının maksadını aşmış olduğunun anlaşılması da beni üzmüştü. Rahmi Tuna Bey geldiler.. Eleştiri beyanları sürerken, Sayın Avukat Rahmi Tuna Bey aradılar ve konu ile ilgili görüşmek istediğini söylediler, kabul ettim ve uzun bir sohbet görüşmesi yaptık. Sayın Tuna, benim kadim dostum değerli bilimadamı Fikri Tuna Bey'in kardeşi imiş. Sohbetin başında bunu öğrenmiş olmak da samimi bir hava getirdi... Rahmi Tuna Bey, sözkonusu yazımın Çerkes kökenli yurttaşlarımızı üzdüğünü, halbuki onların beni çok sevdiklerini, en önemlisi de onların milli birlik ve bütünlükten yana olduklarını, bölücülüğe şiddetle karşı olduklarını, hatta bölücülükle mücadele ettiklerini geniş geniş anlattılar... Dolayısıyla yazımın maksadını aştığını dile getirdiler. Ve bu gerçeklerin ifade edilmesi gereğini söylediler. Ve Sayın Tuna, 50 küsür Kuzey Kafkasyalı kuruluşu temsilen konuştuklarını beyan ettiler. Sayın Rahmi Tuna Beyle sohbetimizde ben de özetli şu beyanlarda bulundum: Biz Türk ulusu olarak, aydınlar ve halk olarak bu bölücülük illetinden çok çektik, yaralıyız, 30 bin insanımız bu yüzden can verdi. Dolayısıyla ayranı üfleyerek içiyoruz... Basında birtakım Çerkes kökenli kimseler maalesef bölücülüğe hizmet ediyorlar. Şimdi de birtakım bildiriler yayınlanıyor, "Biz Çerkesler şunu bunu isteriz" diye... Bütün bunlar bizde kuşku ve üzüntüler yaratıyor. "Çerkesler de bölücü faaliyetlere girişiyorlar" diye bizim gibi düşünen herkeste endişeler ve onlara karşı tepkisel duygular uyanıyor. Eğer bu duygu ve endişeler yaygınlaşırsa bundan Çerkesler zarar görürler, çünkü sessizce birçok konuda toplumda dışlanmaya ve 'öteki' olarak görülmeye maruz kalırlar. Bu doğrultuda kötü örnekler göstererek, söz konusu yazımın arka planını anlattım... Zaten yazımda da Çerkesler'in bütününü suçlamadığımı, sözünü ettiğim kötü örneklerden oluşan gurubu kasdettiğimi açıkladım. Bu noktada Sayın Rahmi Tuna, "Kötü örnekleri biz de kınıyoruz, onlar biz Çerkesler'i temsil etmez. Onlar isim verilerek eleştirilsinler, biz de memnun oluruz" şeklinde beyanda buludular... Sohbet, sonunda şu noktaya geldi. Evet, benim o yazıyı yazmama sebep olan bir çok kötü örnek vardır. Dolayısıyla bu yazıdan rahatsız olanlar ondan bir de ibret almalıdırlar, bu doğrudur. Ama Sayın Tuna'nın ifade ettikleri, 'kötü örnekleri isimlendirerek eleştirmek, topluma mal edici yaklaşımlardan uzak durmak gerekir' şeklindeki beyanları da doğrudur. Dolayısıyla bu gerçekleri satırlara dökmek de erdemli ve iyi niyetli olmanın gereği olarak doğrudur. Tek bir Türkiye var.. Rahmi Beyle yaptığımız sohbetten çok yararlandım ve gerçekten sevinç ve kıvanç duydum. Çünkü Çerkes kökenli kardeşlerimizin milli birliğimiz konusunda bu kadar duyarlı olmalarını öğrenmek benim için gerçekten gurur verici oldu. Bizim kim olduğumuz ve düşüncelerimizin ne olduğunu herkes bilir. Bizim masum ve yurtsever insanlara karşı haksız yere rahatsız edici sataşmalarda bulunacak bir yapımız yoktur. Aksine biz herkesi kazanmak, herkesle iyi ilişkiler kurmak isteriz. Bir yanlış algılama varsa, düzeltmekten de şeref duyarız.. Sonuç olarak kötü örnekleri başka yazıların konusu yaparsak, biz yurtsever ve milli birlikten yana olan bütün Çerkesler'i bağrımıza basıyor, kendilerine selam, saygı ve sevgilerimizi sunuyoruz. Unutmayalım dünyada bir tane Türkiye vardır. Onu bir ve bütün olarak korumak hepimizin görevidir. Gemi batarsa, sadece gemiyi delenler değil, hepimiz batarız. O halde gemiyi delmeye çalışanlara da, kötü örneklere de tepkimizi koyalım. Türkiye gemisini birlikte koruyacağız, ihanetleri birlikte etkisiz hale getireceğiz.