Hayatta en büyük keyfim, sabah kahvaltıdan, akşam da yemekten sonra güzel, köpüklü bir Türk kahvesi. Rahmetli annem çok güzel fal bakardı, kızkardeşime de el vermiş. Ama bize gelince naz yapar. Birkaç gündür Zonguldak'tan misafirlerim var. Hep birlikte kardeşime yemeğe gittik, tabii yemeğin üzerine de birer fal kapattık. Biraz kalabalıktık ya, kardeşim üst üste fal bakınca biraz sersemledi. Bana sıra gelince "Kusura bakma kızım artık bakamam. Hem akşam falı çıkmaz" dedi. Böylelikle benim fal hevesim de kursağımda kaldı. Biraz surat falan yaptım ama bana mısın demedi.
***
İnandığımdan değil evlatlarım, sadece merak. Yoksa bizim falımız çoktan fallanmış. Ama fala meraklı, onsuz yapamayan bir sürü ünlü tanıyorum. Mesela Bülent Ersoy, Gülben Ergen, Oya Aydoğan falsız yapamıyorlarmış. Bütün kadınlar gibi tabii onlar da sabahları kahvaltıdan sonra Türk kahvesi keyfi yapanlardan... Üstelik kendilerini de fal konusunda geliştirmişler. Telvedeki şekilleri birşeylere benzetip, birbirlerine söyleyip duruyorlarmış. Hele birisi kalkıp "Fal bakmayı biliyorum" demesin, hemen kahveyi ısmarlıyorlarmış. Yalan da olsa söylenenler, insanın hoşuna gidiyor demek ki... Boşuna dememişler fala inanma falsız kalma diye...
***
Benim hiç becerebildiğim bir şey değil vallahi, ben sadece güzel kahve içerim. Bakması kardeşimle, komşularıma kalmış. Ben zaten artık kendim için değil, çocuklarım, torunlarım, evlatlarım ve en önemlisi bu memleketin hali ne olacak diye kapatıyorum falımı. Düşünsenize işimiz fallara kalmış.