PYTHAGORAS Okulu'nun ünlü filozoflarından Epiharmus'un bir sözü ile başlamak istiyorum. Epiharmus der ki: "İnsan düşünce ile görür ve duyar; her şeyden yararlanan her şeyi düzene sokan, başa geçip yöneten düşüncedir; geri kalan her şey kör, sağır ve cansızdır." Bundan önceki yazımda Türkiye'de artık çok bilinçli ve sporu çok iyi takip eden bir okuyucu kitlesinin bulunduğundan söz etmiştim. Spor okuru artık neyin doğru, neyin yanlış olduğunu çok iyi tahmin edebiliyor. Sayfaları doldurmak için yapılan ucuz habercilik, okurun gazeteye olan inancının zayıflamasına neden oluyor. Eğer bir haber, çok iyi araştırılıp, derinine inilmeden, muhabirden geldiği gibi gazete sütunlarına taşınırsa, okur bunda aradığı lezzeti bulamaz. Biz TAKVİMSPOR olarak habercilik felsefemizi her geçen gün biraz daha ileriye götürerek, bu transfer döneminde de Bab-ı Ali'de fırtına gibi esiyoruz. Bizler spor gazeteciliğinin SON KUŞLARıyız. Çoğu zaman suda ateş yaktık, kapasitemizin üzerine çıkıp dereleri tersten akıttık. Epiharmus'un dediği gibi dü- şünce gücümüzle gördük. Bizler her gün bomba gibi haberlerle okurlarımızın karşısına çıktık, onlar da bizi taçlandırarak zirveye çıkardılar. Her takıma bir Kutlualp lazım FENERBAHÇE'nin Dışilişkiler Sorumlusu Hakan Bilal Kutlualp, Türk futbol tarihinin en büyük transferlerini gerçekleştiriyor. Kutlualp, Ortega ve Hooijdonk'tan sonra Alex'in de transferinde başrol oynayarak, başarılı bir yöneticilik profili çizdi. Yıldırım sayesinde Kasparov gibi olduk FENERBAHÇE Başkanı Aziz Yıldırım, bu sezon transfer çalışmalarını büyük bir gizlilik içinde yürüttü. Çoğu kez, Başkan'ın transfer hamlelerinden bazı yöneticilerin bile haberi olmadı. Tecrübeli başkan, özellikle solbek transferini inanılmaz bir gizlilik içinde gerçekleştirdi. Hatta bu transferin bittiğini müjdelerken bile sadece ipuçları verdi. Aziz Başkan'ın sayesinde bizler de okurlarımızı en doğru biçimde bilgilendirebilmek için satranç ustası Kasparov gibi beyin cimnastiği yaptık. Ve spor haberciliğinin Kasparov'u olduk.