Tek tek hekimlerin hatalı davranışları ya da ihmalleri sonucu ortaya çıkan kötü uygulamalara takılıp kalarak, sadece hasta haklarını gündeme getirirsek, çok önemli bir hata yapmış oluruz. Hasta haklarından önce, sağlık hakkını savunmalıyız.
GÖREV, TOPLUM VE DEVLETTE Sağlık hakkı, ana rahmine düşüldü- ğü andan itibaren devreye girer. Bütün yaşam boyunca sürer. Bu hakkın gereklerini toplum ve devlet yerine getirmelidir. Hasta hakları ülkemizde çok yeni bir konudur. Taraflar bir arayış içindedir. İlk örgütlenmeye katılanlar mağdur kimselerdir, istenmeyen koşullarda yaşayan hasta ve yakınlarıdır.
GÜVEN DUYGUSU ÖNEMLİ Bu kişilerde, tedavi kurumlarına ve özellikle de hekimlere karşı bir önyargı oluşmuştur. Her reçete yazıldığında veya ameliyatlar konusunda aşırı titizlenme, hekimlerin özgür çalışma ortamlarını yok edecektir. Hasta haklarını, hekim hatalarına karşı olarak değerlendirmek ve örgütlenmek çok yanlış bir davranıştır. Bu hareketleri ön plana çıkartıp, hekimleri peşinen suçlar bir platforma dönüştürülmemelidir. Hasta hakları bildirgesinin sağlık hizmeti veren kurum, kuruluş veya doktorlara karşı bir silah olarak kullanılması, birbirleri için gerekli olan doktor ve hastayı birbirinden uzaklaştırarak, sağlık hizmeti üretilmesi ve alınmasında esas olan gizlilik ve güveni zedeler.
HEKİMİN SEÇME ÖZGÜRLÜĞÜ Hasta hakları konusuyla doğrudan bir ilişkisi bulunmamasına rağmen, bu bölümde belirtmek istediğim bir konu var. Nasıl ki hastaların istedikleri hekimi seçme özgürlüğü var. Öyle ise hekimin de hastasını seçme özgürlüğü olsun mu? Kişilikleri nedeniyle hekimle anlaşamayan veya hekimin önerdiği tedaviyi uygulamayan, hastalanmasına neden olan alkol, sigara veya başka bir maddeyi kullanarak iyileşme yolunda hekime yardımcı olmayan hastaları da hekimler muayene etsinler mi?