İstanbul'da yapılacak NATO toplantıları öncesi vuran teröre tepki gösteren medyamızın manşet ve yorumlarını, okuyup izlediniz. Canilerin sahnede olduğunu belirten de vardı, bombacıları halk düşmanı ilan eden de... İktidar yanlısı yayınlar "Kızıl terör" veya "Bunlar vatan haini" başlıklarıyla çıkarken, hemen hemen bütün gazetelerimiz "hainlik" üzerine oturttukları haberleriyle kamuoyunu bilgilendirip terörü lanetledi. Tabii ki doğrusu buydu. Bir yandan terörün acı ve vahşi yüzü sergilendi, diğer yandan da toplumsal tepkiye tercüman olundu. Halk adına var olduklarını ve onun uğrunda mücadele ettiklerini söyleyenlerin terörle bizzat halkı katlettikleri gerçeği öne çıkartıldı, bu yolla, acı ve gözyaşlarının sorumlularına işaret edildi. Bu hadiselerde sorumluluk duygusunu en üst düzeye çıkartarak tepkisini elbirliği içinde ve yüzde yüz mütabakat halinde veren medyamız, terörün diğer yüzünü oluşturan bölücü-etnik konularda niçin ayrışır ve aynı hassasiyeti göstermez? Methiyeler manidar değil mi? Son zamanlarda yeniden yoğunlaşmaya başlayan ve hemen her gün şehit cenazelerine sahne olan Güneydoğu'daki teröre, niçin benzer şekilde yaklaşılmaz? Etnik milliyetçilik yaparak bölücülüğün en üst sınırlarını zorlayan ve halkı sindirmeye çalışanlara, neden aynı duyarlılıkta tepki verilmez? İstanbul'daki otobüste hunharca can veren vatandaşlarımız ile Ankara'da ayaklarını kaybeden güvenlik kuvvetlerimiz kadar, Güneydoğu'da kahpece şehit edilen insanlarımız da terör kurbanı değiller midir? Hatta, etnik bölücü ve teröristleri yıllarca savunan, onları himaye etmekle kalmayıp her türlü imkanı sunmaya çalışanlar da terörün hamisi olmazlar mı? Dahası, bölücü terör örgütünün yeniden silahlı eylemlere başlayacağını ilan etmesiyle ortaya dökülen kimilerinin, "barış" kisvesine bürünerek ateşkes çağrısı yapıyor görünmelerine ve Türk Silahlı Kuvvetleri ile teröristleri aynı kefeye koyup "Her iki tarafa da aynı mesafedeyiz" şeklinde açıklama yapmalarına mehtiyeler düzülmesi, manidar değil midir? Gerilimin sorumluları Ülkenin kaynaklarını heder eden, okullarını, camilerini yakıp yıkan, üretim alanlarını talan edip vatandaşın geçim kaynakları olan hayvanlarını bile alıp götüren ve sofrasındaki ekmeğini çalmaktan çekinmeyenlere terörist muamelesi yapmakta zorlananların gözleri, ne zaman açılacak? Daha 15 gün önce yüksek mahkemenin kararıyla serbest bırakılan ve gittikleri her yerde barış güvercinleri uçururken laflarını da ölçüp biçerek kullanan ve akılları sıra "Tavşana kaç tazıya tut" politikası izleyenler de yaşanan gerilimlerin sorumlularıdır. Medyamız "vatan hainliği" sıfatını bu anlamda tek ses olarak kullandığı ve tepkisini aynı derecede verdiği gün, teröre karşı ortak duruş sergilenmiş ve görevini yapmış olacaktır. Yoksa inandırıcılık meselesi hep tartışılacak ve terör ile terörist tarifindeki aymazlığından ötürü, kamu vicdanı medyamızı mahkum edecektir.