AB'nin ve yerli işbirlikçilerinin Türk ulusuna kötülükleri devam ediyor. Son darbe, Türkiye'nin milli birliğine temelden dinamit yerleştirmek anlamına gelen mahalli dillerle resmi yayın yapılmaya başlanmasıdır. Daha doğrusu, bunlar azınlıkçı yayınlardır. Boşnakça, Arapça, Çerkezce, Kırmanca ve Zazaca olmak üzere 5 mahalli dil ile TRT'den yayın yapılmaya başlanmıştır. AB'nin yerli işbirlikçileri ne derlerse desinler, bu türlü azınlıkçı yayınları isteyenlerin temel amacı; Türkiye'de yeni azınlıklar ortaya çıkartmak, Türkiye'yi çok dilli, çok dinli ve çok kültürlü kozmopolit, çatışmacı bir yapıya dönüştürmektir. Önce çatışmacı ortam hazırlamak, sonra teröre ve parçalanmaya sürüklemektir. Hemen bu noktada ifade edelim ki, Türk milletinin düşmanları bu melun amaçlarına asla ulaşamayacaklardır. Boşnak Türkleri'ni kutluyoruz Birinci gün Boşnakça olarak yapılan yayınlar, tahminlerin aksine sevinç değil büyük üzüntü yaratmıştır. Boşnak kökenli yurttaşlarımız tarafından kurulan dernek ve diğer kuruluşların temsilcileri, "Bizim böyle bir talebimiz olmamıştır. Biz Türk'üz, bize azınlık muamelesi yapılması bizi yaralar. Biz Müslüman ve Türk'üz, biz rüyalarımızı bile Türkçe görürüz. Boşnakça yayın yapılmasını istemiyoruz" demişlerdir. Biz, Boşnak kökenli bu şuurlu ve yurtsever Türkler'i yürekten kutluyor ve kendilerini bağrımıza basıyoruz. Kendisini Türk hisseden, bu vatana yürekten bağlı, Türk devletine karşı görevlerini yerine getiren herkes, saf Türk'tür. Dolayısıyla köken ayırımı yaparak, bu kardeşlerimizi bir azınlık grup olarak görmek yanlıştır, gerçekçi değildir ve de son derece zararlıdır. Şu olay dahi, ABD'nin ve yerli yandaşlarının ne kadar yanlış yolda olduklarını açıkça göstermektedir. İki grup Çerkez vardır Bir süreden beri basına yansıyan haberlerden öğrendiğimize göre, bazı Çerkez derneklerinin temsilcileri "Çerkezçe yayın isteriz, Çerkezce eğitim isteriz" diye beyanatlar veriyorlar ve ilgili makamlara başvuruda bulunuyorlar. Nihayet, TRT tarafından Çerkezce yayın da başlatıldı... Ve söz konusu Çerkez temsilcileri; bir taraftan memnuniyetlerini belirttiler, bir taraftan da "Daha çok isteriz" diye açıklamalar yaptılar. Bu noktada hemen açıklayalım. Türkiye'de iki grup Çerkez vardır. Birinci grupta yer alan- lar, Türk olduklarını söylerler, vatana, devlete, bayrağımıza bağlı, yurtsever, milliyetçi, tertemiz insanlardır. Biz bu Çerkez kökenli yurttaşlarımızı kardeş biliriz ve onları bağrımıza basarız. Onlar, kendilerini bir azınlık olarak görmedikleri için, Türk milleti ile bütünleştikleri için, Çerkezce yayın falan istemezler. Bölücü Çerkezler Türkiye'de ikinci bir grup Çerkez daha vardır ki, bunlar tam anlamı ile bölücü ve Türklük karşıtıdırlar. Bunların yüreğinde, Türkiye ve bayrak sevgisi yoktur. Bunların bir bölümü basındadır, her vesile ile PKK'yı desteklerler, Türkiye'nin aleyhine ne varsa orada yer alırlar. Türklük karşıtı bu Çerkezler, Çerkes Ethem'in yolunu izlerler. O Çerkez Ethem ki, Atatürk'e isyan etmiş ve Yunanlılar'a sığınmıştır. Önümüzdeki aylarda ve yıllarda bölücü Çerkezler'in bütün melanetleri ve ileriden beri Türkler'e verdikleri zararlar birer birer ortaya dökülecek, Türk milleti bölücü Çerkezler'i iyice tanıyacak ve ona göre de muamele edecektir. Bu kapıyı biz açmadık, onlar açtılar, bu türlü tartışmaları biz başlatmadık, onlar başlattılar ve sonucuna da razı olacaklardır. Arapça yayına tepkiler TRT'nin yapmış olduğu Arapça yayına da vatandaşlarımızdan tepki gelmiş ve hiç sahip çıkan olmamıştır. Çünkü Türkiye'de, "Biz Arap'ız" diyen ve azınlık hakları isteyen bir Arap topluluğu yoktur. Arap kökenli vatandaşlarımız vardır ama, onlar Türkiye Cumhuriyeti'nin saf evlatlarıdır. Birlik ve bütünlükten yana, tertemiz yurtsever Türkler'dir. Bu yüzden, Arapça yayın da sahipsiz kalmış ve tepkilere yol açmıştır.