Çok tatsız bir gün geçirdim evlatlarım... Hani size geçen gün bahsetmiştim. Bir komşumun kızının boşanma davası için Sirkeci'ye gittik diye... Mahkemesi vardı, beni de şahit yazdırmış. Gerçekten durumu şahit olunacak kadar kötüydü. Eşi kıza eziyet ediyor, evine bakmıyor, sorumsuzluk yapıyordu. Üstüne üstlük kıza şiddet de kullanıyordu. Anlayacağınız evliliği çok kötü gidiyordu. Yalnız kız her şeye rağmen iyi niyetli... Çünkü altın gibi bir evlatları var. Yarın öbür gün yüz yüze bakacaklar diye dava dilekçesini "Anlaşamıyoruz" diye geçiştirmiş. Hakim boşamadı, adam "Ben karımı seviyorum" diyor. Nasıl sevgiyse bu... Kız ağlaya ağlaya evine döndü.
***
Hiç kimse boşanmak için evlenmez evlatlarım. Bir evlilikte başta saygı, sevgi, güven biter, yerine şiddet, yalan, dolan, sorumsuzluk gelirse, o evliliği daha fazla yürütmenin bir anlamı yoktur çocuklarım. Bakın ünlülerin hayatına... Neredeyse en uzun evlilik 6 ay sürer oldu. Bu gençler neredeyse boşanmak, reklam yapmak için evleniyor. Mesela Şenay Akay, hatırlarsanız kocasını görünce, "Bu çocuk benim olacak" demiş. İki sene bile olmadan boşandılar. Öbürü Yüksel Ak... Kız yaşadığı İzmir'den sırf Şenol İpek için gelmişti. O da biraz para kazanıp, şöhretin tadını alınca kocadan vazgeçti. Pınar Altuğ, kocası askerdeyken adamcağızı boşadı. Üçünün de evliliği ikişer sene sürmedi çocuklarım.
***
Evlilikle ilgili size daha önce de nasihatlarım oldu. Bizim zamanımızda "hastalıkta, sağlıkta, açlıkta, yoklukta" diye imza atılırdı, nikah defterlerine. Şimdi nikah memurları bile böyle şeyler söylemiyor. Düşünmeden verilen karar, hayatınızın en kötü kararı olabilir çocuklarım. Hayatınızla ilgili atacağınız adımları, iyi düşünün. Sonradan üzülmeyin... Yanaklarınızdan öperim.