Yangın merdiveninde yumruklanıp, tekmelenen aydın insanlarımız vardı. Yobazlar onları diri diri yakarken, alkış tutanlar vardı. Yakılanlar laikti, Cumhuriyet çocuğuydu ve sırf bu yüzden yakıldılar. Sırf bu yüzden. Bugün imam hatiplilere verdiği sözün peşine takılanlar, o zamanlar adaletin karşısına dikildi. İnsanları diri diri yakanları partisine kabul etti. Şimdi "Laikliği biz de koruyoruz" diyorlar. İrtica, ülkenin her karış toprağında, asla onarılmayacak yaralar açarken, adalet mekanizmasının kolu kanadı kesilirken, nasıl bir korumadır bu? Avrupa'nın politik kalleşleri Türk askerini hedef alırken sesi çıkmayanlar, şeriat çığlıklarının atıldığı bir ülkede yaşadıklarını görmüyorlar mı? Kara çember sakallı adamlara itina gösterenler mi koruyacak laikliği? Atatürk ilkelerini elinin tersiyle itip, her mevsim "şifreli sözcüklerle" toplumu ayağa kaldıranlar mı koruyacak laikliği? Kılık Kıyafet Kanunu neden uygulanmıyor, kanunlar kişilere özel mi uygulanıyor yoksa? Cahili kandırmak kolaydır, o yüzden kasten yoksul bırakılan şehirlerde seçim kazanmak sudan ucuzdur. Aydın insanı kazanmak yerine yakmayı tercih edenlerin ülkesiyiz biz. Hala aydına düşman, hala aydınlığa nefret dolu gözlerle bakanları, din masalıyla uyutanların ülkesiyiz. Türkiye Cumhuriyeti, tarihinde hiç bu kadar karanlığa gömülmedi. İrtica hiç bu kadar palazlanmadı bu topraklarda. Nereye gittiğimiz ortada. Adaletin hileli terazisinde, sadece garibanların "pataklandığını" görüyoruz. Kardeş üyelere mi açılıyor hayatın yolları, hak edenlere mi? İnsanları dinle kandıranlar, ekmeklerini adaletin tasına da bandırsınlar görelim. Dokunulmazlığın nasıl bir adalet örneği olduğunu, Allah aşkına bir de onlar anlatsın da, biz dinleyelim. Bu güzelim ülkenin nasıl talan edildiğinden haberdarız. Ve ülkemizi koruyan değerlere göz diken Avrupa Birliği masalının sonunun nereye uzanacağını da biliyoruz. "Söz ustası" olmakla, adaletin temsilcisi olmak arasında çok uzun bir yol var. Adaletin bülbülü gibi şakımaktır aslolan. Hatip gibi değil...
Hangi kanalı açsam birileri zıplıyor. Yoksulluktan saray kurulmuş da, cariyeler ip atlıyor sanki!
İzlerini silmek için Kaç yılım var bilmiyorum Yüreğim gül kırığı ah Bir mucize bekliyorum
Suyu bile sen diye içtim Nelerden vazgeçtim bilsen Seninle kol kola çıktım Bu yanmış Yıkılmış gecelerden
Yol alıyor gemilerim Dalıyorum azgın sulara Daha çok var unutmama Daha çok var kıyılara Hakkı YALÇIN